Açlık bozkırından geçen narin atlı

Affet, veda mektubum ulağımı öldürdü

Eyerinde bir okla atı beraberinde götürdü

Elbet yakışırdı göğsünün en ücra yerine

Bal mumu döker bir ömür saklardın

Gül yaprakları ancak öyle işe yarardı

Açlık bozkırından geçen narin atlı

Sen veda mektubumu okur ağlardın

Nice ozandan maniler aşırmıştım

Nice kitaptan ilahi övgüler kazımıştım

Nice erotik şiirler yazmıştım, bir bilsen

Ah bir bilsen, çok erken göz yummam için

Utandım, utanmadan sana erotik şiirler yazdım

Bunu çok kıskandı yurdumun boz beygirleri

Onlar sadece yeşile çalan katreleri bilirler

Gün yansın, rüzgar essin, çoban gelsin

Bir kaval papatyaları anımsatsın her bestede

Ama sen öyle değilsin narin atlı

Yanar gün, eser rüzgar, gelir çoban

Sen umursamazsın

Açlık bozkırını geçersin sen narin atlı

Şakaklarında taşırsın belki de adımı

Bin kısrak yatar karnında

Yeleleri sırtından taşar, melek kanadı


Beni sevmek zor işmiş narin atlı

Çirkinmişim, aynalar utanıyormuş benden

Kulaklarım çamaşır iplerine asılmış

Hokka burnum şairleri usandırmış

Gözlerim kancalara takılmış

Vurdumduymaz, cahil ve kirliymişim

Küfür de ederler, sen duyma

Onlar utanmazlar

Beni sevmek zor işmiş narin atlı

Ama sen zaten zorun kadınısın

Öyle ki açlık bozkırından geçmektesin

Kapında kul köle olmuşken tok bulvarlar

Zengin iş hanları, kervansaraylar

Yalılar, köşkler tav olmuşken sana

Sen açlık bozkırını geçtin hem de narinken

Nalında saklanan gözümün nurudur, bilesin

Kirletme onu nergislerin, salkım söğütlerin

Menekşelerin, güvercinlerin memleketinde

Lütfen koparma beni ondan

Veda etme

Açlık bozkırını geçelim beraber

Narin atlı



*Fotoğraf Kayra Neşad'a aittir.