Olmaz!


Duygu ve düşünce dünyasında muhasebeyi kabul etmeyen tek kurum aşk müessesedir. Aşkın doğasına aykırıdır muhasebeleştirme. Alacak verecek kaygısı yoktur aşkın özünde. Hesap kitap işlerine hiç gelemez yüreği aşkla çarpanların. Sevdiklerinde hadsiz hesapsız sever, hep aşkını vermeye çalışırlar. Almak çoğu zaman işin istenilen ama genelde gerçekleşmeyen ya da verilenden azını elde etmeyi ifade eden kısmıdır.

Aktifle pasif hiçbir zaman birbirini tutmaz. Aşkın maliyeti çekilen cefalar göz önüne alındığında muazzam bir hadde ulaştığı anlaşılır ve bu maliyete kâr eklemeksizin bir satış fiyatı biçildiğinde de alıcısı olası hayal dünyasından başka bir yerde bulunmaz. Muhasebe dönemsellik ilkesini kendine birim kabul ederken aşk bir ömürlük olduğundan muhasebeye ihtiyaç duymaz. Aşkın envanterine göz attığında üç harften ibaret bir duygu olarak kayda geçirilmeye çalışılırsa kelimeye yüklenilen anlam ve uğruna çekilen zorluklar göz ardı edilmiş olur ki bu da adaletsizlikdir. Muhasebe, limited ve anonim gibi şirketlere çözüm önerisi getirirken platonik şirketlere tek taraflı acılara çare bulamaz. Aşkın, dönem sonu net kâr, zarar, kavramları olmadığından muhasebe istemez.

Şirketlerin devir işlemlerinde muhasebeye yine iş düşer ama aşkın devri söz konusu olmaz. Nasıl yani? Aşkımı borçlarımdan dolayı A şahsına devrediyorum! Alın hayrını görün. Komedi gibi.. Alan razı veren razı olabilir mi acaba?

Olası tasfiye halinde muhasebe son aşamada da işlevselliğini korur. Alacak verecek durumunu düzenler. Peki aşkın tasfiyesinde geriye kalanlar nasıl dağıtılır? Biraz mutluluk, birkaç güzel anı ve dökülen güzel sözler...

Yok arkadaş yok! Aşkın muhabbeti olur ama muhasebesi olmaz.