Oturdum yatağa. Karşımda ki boş duvarı izliyorum. Dördüncü evre kolon kanseri... Az önce babamın dördüncü evre kolon kanseri olduğunu öğrendim. Aslında onu çok sevdiğim söylenemez. Çünkü duygularım yok. Ama olsaydı bile yıllardır görmediğim bir adamı sevebileceğimi pek sanmıyorum. Yani beni yatağa çöktüren konunun babamın kanser olmasıyla doğrudan bir ilgisi yok. Beni yatağa çöktüren konu yıllardır görmediğim ve görmek niyetinde de olmadığım bir insanı bir daha asla göremeyecek olmam. Evet, artık onu istesem bile göremeyeceğim gerçeğini ilk defa bugün idrak ediyor ve anlıyorum. Eğer ki affedebilseydim babamı bundan üç yıl önce bu kadar etkilenmezdim. Eğer ki görebiliyor olsaydım geleceği anlardım böyle bir günü yaşamak zorunda kalacağımı. Bir ara koşarak evden çıkmak ve babamla konuşmak istedim ama onu bulduğum takdirde ne diyeceğimi bir türlü planlayamıyordum. Döverim dedim ben de, vururum yere düşer, tekme atarım. En azından bir iletişim kurmuş olurum diye düşündüm ama vazgeçtim. Küfür etmeye bile gücüm yok. Yatağa uzandım. İlk defa zor uyumak. Gerçekten zor. Benim vicdanım yok ki. Ne sızlıyor böyle içim de? Ne engelliyor kendimden geçmemi? Hayatta herkes trajik olaylar yaşar. Bazıları bu olaylarda kolunu bacağını kaybeder, ben ise vicdanımı kaybettim. Vicdansızım...