unutmak istiyorum mesela

adını, sanını, nerede nasıl davrandığını

nelere gülüp nelere ağladığını

ettiğin tereddütleri, yaşadığın pişmanlıkları

bizden yana umudu keseli çok oldu

seninle ilgili bütün iyi düşüncelerim artık son buldu

bir umut varsa bile ben yokum orada

sana karşı zerre iyi duygular barındırmıyorum mesela 

gün içinde aklıma düşmüyorsun

zihnimin en kuytu köşelerinde üşüyorsun

yavaş yavaş rüyalarımda da ölüyorsun

ya da hiçbir şeyin üzmüyor beni 

güzel anılar da güldürmüyor eskisi gibi

adını anmıyorum, merak etmiyorum seni

ama artık öfke de beslemek istemiyorum sana karşı

ölmüş olan biri gibi değil, hiç tanımadığım biri gibi 

yazık tüm çabalara

benim için değil, kendin için üzül bundan sonra. 

benimle helalleşme ihtimalin dahi yok. 

beni kim yenebilir?

ben, kendimle savaştım. 

son bir darbe kaldı,

bu savaş bittiğinde derin bir nefes alıp göğe bakacağım. 

hani bir sevda vardı, yedi cihan gelse cayamazdım. 

ben o sevdadan caydım. 

yolda bu kadar parçalandıktan sonra 

eve dönmenin bir anlamı kaldı mı? 

her şey bittikten sonra bile kazandım diyemem. 

bu kazanmak değil, azalmak gibi. 

kapadığın kapıyı çalarsam bana,

kapadığın kapıyı açarsan sana yazıklar olsun. 

yenildiğini yıllar sonra fark edeceğin savaşı şimdi zafer sansan ne fayda? 

içimdeki, en saf duygularımı boşa harcadığım hissine bir şişe atıp indiremiyorum camı çerçeveyi

kırgınım işte. 

kendime kırgınım. 

iki güzel söz duyabilmek için ağzından, 

çırpınışlarıma kırgınım. 

hiç hak etmediğin halde,

elimde avucumda ne varsa yollarına sermeme,

onca kalpsizliğine rağmen

beni gör diye debelenişlerime,

parlaması gereken gözlerimin,

her gece ağlamasına kırgınım. 

ne daha fazla yanacak canım

ne de başkalarının kıracağı bir kalp kaldı geriye

her iyilik, bir nankörlüğe gebe. 

yaşlarımız yakın belki ama, sen beni büyüyünce anlayacaksın. 

bunca acı nereye sığacak? 

bazı mevzular mahşerde bile yüksek sesle konuşulacak. 

senden gerçek bir vazgeçiş,

bütün kavuşmalardan daha görkemli olacak.