(Karanlıklar içinde orta yaşlı bir erkeğin haz sesleri yükselir. Bir başka ses tarafından bir serzeniş duyulur bu arada.)

Tanrı:

—Ah… Ah… Bu insanoğlunun iğrenç uğraşları…

(Orta yaşlı erkek şoka uğramıştır.)

Adam:

—Kimsin sen heh! Ne arıyorsun odamda?

Tanrı:

—Ben sadece bir mürit arıyorum kendime.

Adam:

—Ne diyorsun sen be?

Tanrı:

—İğrençsiniz! Siz insanoğlu, iğrenç yaratıklarsınız.

Adam:

—Hem odama izinsiz giriyorsun. Hem de beni aşağılıyorsun. Çık dışarı hemen. Toparlanmama izin ver.

Tanrı:

—Hiç gerek yok insan. Ben iğrençliği ithaf ederken yaşama kavganı düşünerek söyledim. Şu anda içinde bulunduğun eylemi kast etmedim.

Adam:

—Ne diyorsun sen be? Çık hemen odamdan!

Tanrı:

—Ah... ah.... Acınası varlık. Benim kim olduğumu bile bilmiyorsun. Eğer bir dişi bireyle gerçekleştirirsen çok anlamlı olacak şu çaba, sadece kendi başına yaşanınca acıma duygusundan başka bir his geçmiyor içinden.

Adam:

—Ne saçmalıyorsuna sen ya...

(Orta yaşlı adam Tanrı’nın üzerine yürümek için hareketlenmiştir. O anda şimşekler çakar.)

Tanrı:

—Babam hala beni koruma içgüdüsü içinde ama bilmez ki bu çok değer verdiği aciz varlıklar şu son yıllarda ne kadar da güçsüzlerdir.

(Orta yaşlı Adam tekrar şoka girmiş ve küçük dilini yutmuşcasına sadece bakınmakla yetinmektedir.)

Tanrı:

—Sen ne dersin Lissa, alalım mı, işimize yarar mı bu acınası yaratık?

(O sırada karanlıkta kendisini gösteren kırmızlar içinde bir afet belirir.)

Lissa:

—Bence çok gereksiz ama illaki bir işimizi görür. Sizin kararınıza kalmış yüce Apollon.

Tanrı:

—Bu acınası varlıkları yok etmeyi o kadar çok istiyorum ki...

Lissa:

—Bir urgan ve uygun bir yer hemen emrinize amadedir yüce Apollon.

Tanrı:

—Hayır Lissa, onlar olmadan bu oyun devam edemez. Her biri bizim için bir başka sahneyi inşa edecek.

Lisa:

—Peki efendim, nedir emriniz?

Tanrı:

—Bilemiyorum. Sen acınası varlık! Neden bunca yaşam yılı içerisinde kendini bu aciz konuma koydun? Kendini tatmin ediyorsun odanda ve bu dünyada normal insanlar gibi istek ve arzularının peşinde harcamıyorsun ömrünü?

Adam:

—Ben... ben.... umudumu kestim...

Tanrı:

—Umut nedir ki? Senin arzularının peşinde koşman gerekirken sen küçücük bir odada ömrünü harcıyorsun.

Adam:

—Evet sayın Tanrı...

Tanrı:

—Neden kadınlar, onları cezbedecek arabalar, para ve mevki peşinden koşarak harcamıyorsun hayatını?

Adam:

—Ben bilemedim... Öyle yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ben sadece okuyorum ve izliyorum.

Tanrı:

—Sen hiç duymadın mı? İnsanlar sürekli koşturan bir varlıktır. Ömrünü, aslında basit görünen ama zamanın için basit olamayacak uğraşlar peşinde heba etmen gerekir. Mesela şu acınası uğraşını doğanın emrettiği üzere bir dişi ile gerçekleştirebilmen için... Bunu senin doğan emrediyor. Ben sadece hatırlatıyorum.

Adam:

—Ben... Ömrümü bu yolda heba edemem sayın Tanrı.

(Tanrı bu sözün üzerine kızar ve sahne bir anda kararır ve aydınlanır.)

Tanrı:

—Ben güneşin prensi, şüphesiz bunun üzerine kurdum bütün bu içinde bulunduğunuz düzeni. Sen, acınası varlık, nasıl olur da karşı çıkarsın bu düzene? Ben ki okunun isabet edemeyeceği hiç bir yaratık bulunmayan Apollon. Sen, aciz bir insanoğlu. Benim düzenimden kaçamazsın asla. Benim okum her daim hedefini bulur.

Adam:

—Sayın yüce Apollon. Ben bilemedim, lütfen affedin beni.

Tanrı:

—Bence asalım bu aciz varlığı. İntihar etmesi daha yüce bir amaca hizmet eder. Diğer insanlar bunun kendilerine bir ders olduğunu anlar ve saniyelerini bile harcamadan düzenin kucağına koşarlar.

Lissa

—Siz nasıl isterseniz yüce Appollon.

(Lissa, ilmeği ve onun asılı kalacağı yeri ayarlamaktadır. Kulakları sağır eden bir flüt sesi yükselir uzaklardan. Bu flüt sesi hiç saniye kaybetmeden odada yankılanır.)

Tanrı 2:

—Ahahahah apollooooon...

Tanrı:

—Dionissos... Ne o, senin için bu aciz yaratık çok mu değerli yoksa?

Tanrı 2:

—Ahahaha, tam tersine yüce Prens. Tam tersine...

Tanrı:

—Peki ne diye işime karışırsın?

Tanrı 2:

Bu aciz yaratık işime yarar mı diye bakmaya geldim.

Tanrı:

—Yarar mı peki?

Tanrı 2:

Yaramaz. Ben mutluluğun peşinde koşan Tanrı olarak hazlarına yenilmiş müritler istemem. Haz geçicidir. Mutluluğu bulmadan hazlar sizi aciz kılar. Ben mutluluk içerisinde hazlarına kavuşmuşların tanrısıyım.

Tanrı:

—Biraz açıkla bizlere bu felsefeni.

Tanrı:

—Bu aciz varlık, hazlarına yenildiğinden senin düzeninin dışında yer alıyor. Halbuki mutluluğu bulduktan sonra hazlarını peşinden koşsaydı sen değil, ben bile izini bulamazdım. Müritlerime ulaşmak bu kadar zor işte. Bu şansı o yüzden kaçırmak istemedim ve hemen buraya geldim.

Tanrı:

—Lissa, hazırla ilmeği ve bu acınası hayata bir son ver.

Tanrı 2:

—Yüce Apollon, ona ölmeden önce benim şarabımdan tattırmama izin ver.

Tanrı:

—Peki. Senin sarhoşluğunu tadarak ölsün.

Adam:

—Ah deli kader, beni neden böyle bir son için dünyaya getirdin? Kahpe kader, sen değil misin bana hep güzel umutlar bahşeden?

Peki neden şimdi böyle bir sonu reva gördün bana?


1. PERDE SONU