Unutmaya çalıştığımız çok şey vardır zihnimizde. Ancak hepsini hatırlatan gerçekler de vardır. Bazıları hayatı neden yaşadığını sorgularken, bazıları ise hayatın çok kısa olduğunu ve daha uzun bir yaşamları olmasını istediğini söyler.


Uçurum kenarında bir kız, hayatından vazgeçmek üzere duruyordu. Ölümün ona çok yakın olduğunu hissediyor, kendi sonuna bir adım daha atmak istiyordu. Tam yanına bir kadın geldi ve ona bunu yapmamasını, yaparsa sevdiklerinin üzüleceğini söyledi. Diğer tarafına ise iri yarı bir adam geldi ve yapması gereken şeyden vazgeçerse pişman olacağını söyledi. Bu onun iç sesiydi. Kız kararsız bir şekilde öylece durdu.


"Yapma, lütfen bana bunu yapma. Yalvarırım, sen de gitme." diye arkasından biri sesleniyordu. Yalnız değildi. Ölüme gidecek olsa da onu yalnız bırakmayan birisi vardı. Bu yüzden şanslı mıydı? Onu bırakmayan kişi belki de onu o uçurumun kenarına getirecek kadar çaresiz bırakmıştı.


Kız düşündü. Atlarsa eline ne geçecekti? Özgür mü olacaktı? Şuan sadece özgür olmak istiyordu. Atlarsa, sevdiği kişilerden vazgeçmiş olacaktı. Peki ya atlamaz ise o zaman ne olacaktı? Bir süre öylece durdu.


O kadını dinledi ve uçurumdan atlamadı. Belki pişman olacaktı ama demek ki daha yaşayacağı çok şey vardı, o yüzden vazgeçti.


Hayatta her şeyin bir amacı vardır. Güneş dünyayı ısıtır, ay ise güneşten aldığı ışıkla geceyi aydınlatır.


Peki insanlar? Onların amaçları nedir? İnsanlar zarardan başka bir şey vermezler. Doğayı kirletir, canlılara zarar verir... En önemlisi de birbirlerine zarar verir. İnsanlar ne için vardır? Uçurumun kenarına kadar gelen o kız, kendisine sürekli bu soruyu soruyordu. İnsanların ona eziyet etmesi, onun bir değeri yokmuş gibi davranmaları artık onu bu sona getirmişti.


Belki ona seslenip yalvaran kişi orda olmasa, uçurumdan atlayıp ölecekti. Belki ölmesi onun için iyi olacaktı.


Tabii eğer ona seslenen kişi iyi biriyse bu onun için çok ağır olacaktı.


Vazgeçti, arkasından ona seslenen kişiye yürüdü ve sarıldı. Ağlamaya başladı. O da kıza sarıldı. Sıkıca sarıldı. Hiç bırakmayacak gibi sarıldı. Sonra "Sen beni bıraksaydın bile ben seni bırakmazdım, arkandan bende gelirdim." dedi. Gerçekten arkasından gider miydi? Eğer onu seviyorsa giderdi. Sevgi herşeyi değiştiren tek duygudur. Sevgi iyileştirir.


Uçurumun orada, araba park halinde duruyordu. Kapısı açıktı ve farları yanıyordu, saat akşam saatleriydi. Hafif yağmur ve biraz rüzgar vardı.


Sarılıyorlardı, sanki hiç bırakmayacak gibi sarılıyorlardı. Sonra gök gürledi ve yağmur hızlandı. Kız hâlâ ağlıyordu. Bir şekilde onu arabaya bindirdi ve arabayı sürmeye başladı. Sanki bir an önce ordan uzaklaşmak istercesine sürdü arabayı.


Bu, onlar için unutulmayacak bir anıydı. Unutmaya çalışsalar bile, onlara o anı hatırlatacak şeyler olacaktı. Belki evlerine döneceklerdi ve başkalarına hiçbir şey olmamış gibi davranacaklardı ama kendi içlerinde her zaman o anı hatırlayacaklardı. Birbirlerine bakarken, gözlerinde o anın onlarda bıraktığı izlerini göreceklerdi.


Artık onlar için her şey çok farklı olacaktı. Belki hayatın mutluluklarını daha fazla yaşamaya çalışacaklardı ya da tam tersi olacak ve hayatın daha da derinliklerinde ki kötülükleri tadacaklardı. Kim bilir, belki de bambaşka şeyler olacaktı.


Peki, ya gerçekten o anı unutmuş olsalardı. O zaman ne olurdu? Cevap çok basit, hiç yaşanmamış gibi devam ederlerdi. Öyle bir şey mümkün olmadığı için, her zaman hatırlayacaklar.


Taa ki o anıları başka anılarla değiştirene kadar... Çizilmiş o sayfayı ya kopartana kadar ya da silgi ile silene dek sürecek...