“bana bir mektup yazar mısın?” dedin. karşılıklı otururken. hatırlar mısın? “ne duymak istiyorsan söyleyeyim” demiştim. “olmaz” dedin. “her an okuyabilmeliyim, her yalnızlığımda bu mektubu bulabilmeliyim”


işte mektubun; duymak istediklerin, istemediklerin.

“biliyorum çok zor. verdiğin hiçbir karar geri dönülemez değil. özlem, burnunun ucunda sızlıyor. alışacaksın. evim yok dedin. evini yüreğinde taşıyacaksın. yurdunu yüreğine sığdıracaksın. yüreğin genişleyecek bir gebenin rahmi gibi. seninle orada buluşacağız. kaçmayacağız, istanbul keşmekeşiyle harmanlamadan her bir hücremizi. kaçmayacağız. soluk benizlerin kalabalığı göğsümüze çökecek. kalacağız. ne olursa olsun hayatta kalmayı değil dip köşe yaşamayı başaracağız. yola bunun için çıktık.

sana sadece kendinle meşgul olabilmeyi öğreteceğim. kendini sevecek kendini büyüteceksin. anasız, babasız, evsiz, yurtsuz? evet. aynen öyle.

rahatın senin kırık beşiğin. yürümek için kendini aşağı atacaksın. önce emekleyecek sonra bir gün koşacaksın. bütün bunlar uzun sürebilir, ağlayacaksın. ne kırık beşiğini ne de emekleyerek geldiğin yolları hatırlayacaksın. işte o an özgürlük düşlemine tutunacaksın kızım. koşmayı hatırlayacaksın. çehresi aydınlık dolu insanlarla emek emek aşılacak o yollar. yol verdiğin, yoluna kattığın.. dönüp de arkana bakmayacaksın. hayatın elekleri vardır demiştim onu da hatırlar mısın? eleklere güveneceksin. yitirdiklerinde de kendini bulacaksın. kayıpların dayanılmaz acılar verse de kaçmayacaksın. kaçmayacağız.

kendimizi arayacak, bulacak, kendin olma deneyiminin dayanılmaz hafifliğini tadacağız. öyle ki hangi rolü biçerlerse biçsinler üstümüze kendimizle yoğuracağız.

üzgün, utanmış, kırılmış, korkmuş, saldırgan olacağız belki ama asla mağdur değil. nevrotik savunma mekanizmalarına ihtiyacımız yok bizim kızım. biz kararlarımızın getirdiği sorumlulukları da alabileceğiz. daha konuşulacak çok şey var fakat şimdilik bitiriyorum. hümeyra şöyle demişti zamanında: “zengin olsan fakir olsan aşkın yolu bellidir. özü aslı hayatın aşka olan yolundur.” kimisinin yolu bir insana kimisininki yaradana kimisininki icraatlerine varır. aşkla yaşamayı, aşkı bulmayı öğreneceğiz biz de kızım. öğreneceğiz.”

“senin adın gülpembe olsun. güz yağmurlarında göçüp gittiklerine bir bahar mevsimi geri döneceksin. korkma yine de yas tutmaktan. bu şehrin her bir köşesine ağaçlarını diktin. anıların yaprak yaprak döküldü, birikti. ayaklarına baka baka yürüdün. ayaklarını sürüklerken anılarını da sürükledin. gök yüzüne bak. göğe bak kızım.”

“benliğini ötekilerden bir lastiği çeker gibi ayırmaya çalıştıkça gerilim dayanılmaz, tahammül edilmez oldu. geriye sektin. daha uzağa gitmeye çalıştıkça daha geriye sektin. biliyorum soruyorsun şimdi hayat sadece bu muazzam gerilimden ve geriye hep daha geriye sekişten mi ibaret olmak zorunda?

değişecek. bir gün elbet. ya da öleceğiz peşinden giderken.”