Ya istenmeyen evlatsak sadece bir kaza kurşunu? Bir şey denerken sonucun hiç beklenmeyen tarafıysak. Tanrı dünyayı isteyerek mi yarattı yoksa şu meşhur büyük patlama Tanrının planlarına çomak mı soktu? Bizler arsız bir sarmaşık gibi çoğalanlar mıyız oluşan yeni dünyada? Koca evrenin sahibine kafa tutanlarda bizden miydi yoksa! Ayrıştırılıp doğada dört kök olarak gruplandırıldık belki bazılarımız yüzünden. Hepsi iç içe, hepsi birbirine muhtaç. Bir araya geldiklerinde başka, ayrıştıklarında bambaşka bir gerçeklik sunan dört ana maddeyiz belki sadece. Ateşten olanlarımız ve topraktan olanlarımız kendi özlerine bırakıldı. Hava olanlarımız bütün hafifliği ile her yere dağıldı hatta bütün hücrelerimize. Su olanlarımız diğer üç kök için daha yolun başında kendini feda etti. Ama bildiğimiz bir gerçek varki insanoğlu her zaman ötekileştirmeyi sevdi. En başından itibaren hala devam eden bir üstünlük hırsıyla... Ötekileştirmeyi seven toprak varlığı kendi içinde bile ayrımlar yarattı. Beyazlar yıllarca siyahları köle etti. Krallıklar halkları, zenginler fakirleri... Baştan sonra binbir gece masalları ile önce kabul ediyoruz sonra reddediyoruz her şeyi. Bunun için savaşlar veriyoruz. Farklı olanı yok etmek kabul etmekten daha kolay geliyor. Hiç düşündünüz mü ateş varlığından daha tehlikelidir toprak varlığı. Her şeyi içinde barındırır ve kullanır yaşamı için. Kimi kimi kıskanmış klasik yaratılış hikayesine baktığımız da ? Bunu gerçekten bilmek için bir açık oturum yapamıyoruz suçlu kendini savunamıyor nitekim söz hakkı da yok. Zaten savaştığımız ve bizi kıskançlığından kötü şeylere süreklediğini iddia ettiğimiz varlığın materyalist sistemde bir yeri bile yok. Neyse ne diyordu bize yaratılış hikayesi ateş varlığı toprak varlığını yoldan çıkardı hem de bir toprak kadını vesilesiyle! Oysa der ki özgür irade, akıl ve bilinç bir canlıyı diğerinden farklı kılandır. Toprak varlığı kendisinden başka hiçbir varlığa yada canlıya yakıştıramaz bu kavramları ancak iş kullanmaya ve kendi sorumluluğu ile yaşamaya geldiğinde sadece bir KURBAN'dır. Kendini yaratılanlar içinde en özel gören ama aynı zamanda da kendine bu kadar acıyan, mağduru oynayan ve işine gelmeyen her şey de bir sorumlu bularak, elindeki tüm jokerleri kullanıp büyük ödüle ulaşmayı hedefleyen ve de buna inanan varlıklardan konuşurken çokta dikkatli olmak gerekiyor aslında. Zamanında engizisyon mahkemeleri kuran varlıklardan bahsediyoruz sonuçta! John miltonun' da dediği gibi; uyanın kalkın ya da sonsuza dek yitik kalın.