Ansızın saran hüzünlerimin sebebi hep sen oldun, hiç açmayan bağdan sarkma ümitlerim seni bekledi. Mayıs geçince yağmurlarla, toprak çamur oldu; çimlerse dizime sel. Üzümler çağlamadı beni de kimse gelmişsin gibi çağırmadı.

Dünyada inziva mümkün değilmiş, her koyun kendi bacağını karnına kıvırıp yüklerinden kurtulacağı o güne uyurmuş.

Yine de kasveti gudubet olmayan dünyanın karanlığını renk olarak görebiliyorum,

yine de hevesi doludizgin bağırsak da bekleyene sade soda ısmarlayabilişimi kutluyorum.

Issız ağrıların merhemini de eczaneden temin ederiz ama yetimin cebine yaşam doldursak yine içinde bulamayız. Buluş yeri olmayan dünyanın bir başkasına uzayan yoluna asfaltı ben döksem diyorum. Gelmiyorsun hâlâ.

Aklıma düşüyor, ayakkabını camii kapısında mı çaldırdın? Yalın ayak gelsen biriktirdiğim sıcaklıkla ısıtsam. Ben sana durmadan sarılmak istesem de asma yaprakları da hasta oldu. Teşbihim sekteye uğradı. Sen bana uğramadın.