Yazmaya ilk başladığımda daha doğrusu yazılarımı ilk yayımlamaya başladığımda bu başlığı "Badiye'nin Bidayesi" (Çöl'ün Başlangıcı) olarak belirlemiştim daha kâğıt üzerinde karalarken bile. Badiye Arapça çöl, bidaye ise başlangıç anlamında yine Arapça bir kelime. Yürümeye başladığım anlardan itibaren gidilecek yolun keyfiyetini kestiremediğim için badiye yapısı bakımından tasavvurumu çağrıştırıyordu.


Badiye (çöl) yazının bulunmasından itibaren kaleme alınan birçok eserde geçmişten günümüze kadar izlerine rastlayabileceğimiz bir motiftir. Korku ve üzüntü kapısıdır çöl. Ahde vefa göstermeyip sözünde durmayanlar için ceza kapısıdır. Aydınlanmak ve arınmak için bir vesile kapısıdır. Aşkı arayan aşığın, maşukuna kavuşma arzusunu içinde barındıran bir kapıdır. Bunun gibi niceleri de takip eder.


Bilinen ilk destan olan Gılgamış Destanı'nda Gılgamış yol arkadaşı ve sırdaşı Enkidu'yu bir hastalık vesilesi ile kaybeder. Cenazesinin başından günlerce kalkmaz. Ölümle bu kadar yakından yüzleşmemiştir. Bir aslan postuna bürünen Gılgamış çöllere atar kendini. Onun bidayesi korku ve üzüntü ile başlar.


Hz. Musa İsrailoğulları'nı uzun süre zulüm gördükleri Mısır'dan çıkardığında ona inanma sözü verenleri bir süre kendi başlarına bırakır ve Rabb'i ile konuşmak onun emirlerini almak üzere Sina Dağı'na gider. Bir müddet sonra 10 Emir ile yanlarına döndüğünde onları kendi elleri ile yaptıkları altından bir buzağıya taparken bulur. Sözlerinde durmayan İsrailoğulları 40 yıl çölde başıboş olmak üzere cezalandırılırlar. Onların bidayesi ahde vefa göstermemeleri sebebiyle cezalandırılmaları ile başlar.


Hz. İsa Yahudiler arasında acı çekmekte ve bir şeylerin ters gittiğini düşünmektedir. Bir arayış içerisinde olan Nasıralı Hz. Yahya'nın yanına gider ve ona sorular sorar, kendini vaftiz etmesini ister. Yahya ona hakikati arıyorsa çöle gitmesini söyler. İçerisindeki bu kuşku, arzu ve korku ile Nasıralı İsa nefsini terbiye etmek. aydınlanmak, Rabb'i ile konuşmak arzusu ile çöle atar kendisini. Onun bidayesi aydınlanmak ve arınmak ile başlar.


Bilindiği üzere Mecnun arar iken aşığını aslında aşkı aradığını görür. Leyla, karanlık demektir. Mecnun bakar, gözler ile göremediği aşkını gözlerini kaybedene dek aramaya devam eder. Yine bir İran filminde zevk ve sefa içerisinde yaşayan prensin bir ceylana gözünün kayması ile çöllerdeki arayışı başlar. Bütün her şeyi elinin tersi ile iten prens son nefesini verinceye kadar yürümeye devam eder. Onların bidayesi aşık ile başlar aşka gider.


Sonuç olarak her birimizin bir hikayesi var. Bazıları yürümenin farkında değil, bazıları yürüyüşün, bazıları yolun farkında değil, bazıları yolcunun. Bakalım bizim badiyemiz ne ile bidaye eder bizi nereye götürür?