Bir zamanlar yıldızlar parlıyordu gökyüzünde,

Aşkın gizemine kapılmış iki yürek, birbirine süzülüyordu.

Sevgi, sadakatle dokunmuştu kalplere,

Gözlerde umut, dudaklarda mutluluk vardı.


Ama zaman, masumiyeti yavaşça çaldı,

Güvenin rengi solmaya başladı, kalpler titremeye.

Sadakatin gözyaşları düştü, sessizce,

Gözlerde biriken bu damlalar, bir fırtına habercisiydi.


Sözler, bir zamanlar ne kadar anlam ifade ediyordu,

Şimdi ise hüzün dolu bir sessizlik hakimdi.

Sahte duygular, yorgun düşmüş sevgiyi sardı,

Kalp, kaybolmuş bir şarkıya dönüşmüştü.


Sadakatin gözyaşları, yavaşça düşerdi her gece,

Gökyüzünde parlayan yıldızlar, hikayelerini anlatırdı.

Ama artık bir yıldız kaydığında, içimde bir burukluk olur,

Çünkü o yıldız, kaybolan sadakatinin izini taşır.


Belki de aşk, zamanla sınanmalıydı,

Belki de sadakat, fırtınalara meydan okumalıydı.

Ama her damla gözyaşı, bir umudu temsil ederdi,

Ve belki de sadakatin gözyaşları, yeniden doğan bir aşkın habercisi olurdu.