İçimde bir kıvılcım uyandırdın, senin parçandan. Yaksan kara sevdaya, yakmasan ince sızıya dönüşecek. Gitgide uzayan engebeli yolların var. Dermansızlıktan mı yoksa? Kuraklaşmış. Güvensen sağlam bastığın yerden düşeceksin. İnansan hiç beklemediğin yerden vurulacaksın. Vurulsan hiç ayak basmadığın yere veda edeceksin. İnsan içinden bir parçaya nasıl veda eder? Veda etmeden nasıl kapı dışarı eder? Kalpten dışarı ne kadar soğuk, seni beklerken öğrendim. Senden başkasının sesi nasıl yabancı, sesini duyduğum an öğrendim. Senden başkasının adımları ne kadar duyulmaz, senin gelişinden öğrendim .Hiç bilmeden sevdayı tanımak neymiş, seni gördüğüm an öğrendim. Ateşin ortasında buz kesmek nasılmış, seni öptüğüm an öğrendim. Sevmek ne demekmiş, sen bileğimden akan kımıltı olduğunda öğrendim. Şu amansız dünya kaç bucakmış, seni yüreğimde beslerken öğrendim. Yine usulca aklıma ilişeceksin, günah gibi düşüncelerime sızacaksın. Yine dolaşacaksın kanımda, damarlarımda. Dokunsan hissedeceksin ne kadar sıcak. Hep kaçacaktın benden. Kovalasa mıydım seni? Tutabilir miydim? Sineme sarsaydım. Gelseydin , otursaydın yamacıma, anlatsa mıydım içimdeki sızıyı? Arasaydın, bulsaydın beni. Gösterebilir miydim, yangından kalan küllerinin sıcaklığını? Hadi koş, daha da uzat yollarını, seni beklemenin ne kadar güzel olduğunu göstereyim. Hadi uzan, içimdeki kıvılcımı tekrar yak. Yak ki kara sevdana razı geleyim.