Giriş


Televizyon John Logie Baird tarafından 1920'li yıllarda icat edilmiştir. Yaklaşık 100 yıllık serüveninin ardından televizyon çeşitli içerikleri ile her kültüre ait yaşamın izlenebildiği bir iletişim aracı haline gelmiştir. Bu çeşitli içeriklerden bir tanesi de dizilerdir. Belki de toplumun en uç noktalarını, en saklı tabularını gözler önüne seren diziler, ait olduğu toplumun sosyolojisini en iyi anlatan televizyon ürünleridir. Bu yazıda sizlere toplumun içerisinden gelen "Masumlar Apartmanı" dizisini çıkış noktası alarak aile kavramını inceleyeceğim.


Aile

Aile; evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birliktir (TDK Sözlük). Buradaki ilişki kavramı çok önemlidir. İlişki, iki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas (TDK Sözlük). Aileyi bir binaya benzetirsek karı koca ve çocuklar arasındaki karşılıklı ilgi ve bağ binanın temeli ve taşıyıcı kolonlarıdır. Geri kalan duvarlar bu bağ ile şekillenir. Aile bağı ile bağlı olmanın getirdiği bazı sorumluluklar vardır. Ebeveynler günlük yaşamda karşılaşılan olaylarda ortak tepki vererek çözüm yoluna gitmeli, ortaya çıkabilecek problemlerde istişare ile çözüm bulmalıdırlar. Geleceğin ebeveyni olacak olan çocuklarına verebilecekleri en güzel miras budur.

Her insan bir bireydir ve bireyler toplumdaki rollerini yapılandırırken ilk olarak aile içerisindeki rol modelleri tıpkı bir kayıt cihazı gibi kaydeder ve yetişkin olduklarında sorunlarına bu kayıt cihazından çözüm ararlar. İşte tam olarak burada aile içerisinde gördükleri ile psikolojilerini nasıl biçimlendirdikleri büyük önem taşır.

İdeal aileyi "ortak fikir sahibi, saygı çerçevesinde tartışarak çözüm arayan, birbirini dinleyen ve birbirinin duygularına önem veren anne baba ve çocukların oluşturduğu en küçük toplum birimidir" olarak tanımlarsak ortaya bir de madalyonun diğer yüzü çıkacaktır. Aile olmanın sorumluluklarını yerine getirmeyen bireylerin oluşturduğu topluluk ve bu toplulukta yetişen, ileride yetişkin olmayı beceremeyecek çocuklar...

 

Dizi

Televizyonda belirli bir periyoda göre, haftada bir ve bazen günde bir parçalar halinde yayınlanan TV filmlerine verilen addır (Wikipedia). Komedi, trajedi, bilimkurgu, fantastik, dram gibi türleri bulunmaktadır. Diziler genelde gerçek hayattaki bir dayanaktan yola çıkarak yazılırlar ve ne türü olursa olsun başrol insandır.

Toplumlar kendi gerçeklerini, öngörülerini kurgulayarak insanların seyrine sunarlar. Bu kurgular her toplumun kendi yaşayışı ve kültürüne göre şekil alır. Günümüzde dizilere ulaşmak öyle kolaylaşmıştır ki her ülkenin yapımını izleyip yorumlama şansına sahibizdir. Özellikle gerçek hayattan uyarlanan diziler toplumun bizzat kendi gerçeğini yansıtıp bazen saklı kalan ve dillendirilmeyen durumlara dikkat çekebilir.

Türk toplumunda dizilere ilgi düşünüldüğünde genellikle baskılanan duyguların yoğun olduğu veya herkesin hayatında hissettiği ama dile getiremediği diziler revaştadır. Bu durum psikolojik ve kültürel olarak izleyicilerimizin kendisini dizilerdeki bireylerle özdeşleştirmesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin toplum olarak çoğunlukla kadına şiddeti, çocuk gelinleri, anomalisi olan insanları, trans bireyleri, evlilik içi tecavüzü kınar ama konuşmaktan ya da çevremizde olmasından çekiniriz. Yine de merak duygusu bu durumları televizyon dizilerindeki karakterlerde gördüğümüzde bizi izlemeye iter.


Aile ve Dizi

Aile kavramının vücut bulmuş hali dizilerde azımsanamayacak kadar çok karşımıza çıkar. Bu kimi zaman Çocuklar Duymasın dizisindeki gibi ailenin tatlı telaşını önümüze sunar, kimi zaman Ekmek Teknesi dizisi gibi komedi ile bağdaşarak izyleyici karşısında olur, kimi zaman ise Masumlar Apartmanı dizisi gibi hayatın ta içinden bir dramla bizi kendisine çeker.

Masumlar Apartmanı Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu'nun Madalyonun İçi romanından uyarlanan OGM Medya yapımı bir dram dizisidir (Wikipedia). Bu dizide ilk evliliği hüsran ile sonuçlanan, oğlu ve ilk eşini kazada kaybeden Hikmet karakterinin atlatamadığı bu trajedinin sonuçlarının ikinci evliliğine yansıması ve ikinci eşi ile çocuklarına yansıttığı bu travmanın bir aileyi nasıl etkilediğine şahit oluyoruz.

Hasibe evin annesidir ve Hikmet bir türlü atlatamadığı travması yüzünden Hasibe'yi yok saymaktadır. Hasibe yıllar içinde eşinin bu davranışlarını kaldıramamış, kurdukları aile de iki ebeveynin yaşadığı bu psikolojik hasar sebebiyle derin yara almıştır. Hasibe eşine duyduğu kızgınlık ile çocuklarına sürekli aşağılayıcı tavırlarda bulunmuş, onları tam da karakterlerinin şekilleneceği çağlarında yaptığı sözel ve psikolojik baskı ile anomalileri olan yetişkinler olmalarına sebep olmuştur. Genel olarak dizide anne ve baba arasında geçimsizlik söz konusudur. Psikolojik sorunları olan annenin çocukları her defasında küçümsemesi, reddetmesi sonucunda sevgi görmeyen çocuklar yetişmiştir. Psikolojik rahatsızlıkların nereden geldiğini anlamak için dizide sıklıkla geçmiş göstertilmektedir.

Safiye evin en büyük kızıdır ve sürekli annesi tarafından uğursuz olmakla suçlanmış; birini sevmenin, karşı cinsle iletişim kurmanın pis ve kötü bir duygu olduğu her fırsatta beynine kazınmıştır. Her çocuk gibi annesine karşı sevgi duyan Safiye yıllar içinde ister istemez annesi gibi bir kadın olmuş, titizlik hastalığına yakalanmış ve sosyofobi sebebiyle evden çıkamayan birine dönüşmüştür. Dizide Safiye ilk regl olduğunda annesinin ona iğrençsin, pissin gibi verdiği tepkiler kardeşi olan Han’ın her seferinde kız arkadaşının yanından geldiğinde Safiye’nin verdiği tepkilerle aynıdır. Obsesif bozukluk ve cinsellik arasındaki bağ dizide bu şekilde işlenmiştir.

Gülben, Safiye’ye nazaran annesi öldüğünde daha küçük olduğundan bu davranışlara fazla maruz kalmamış ama yine de ablası Safiye’nin anne rolüne bürünmesi ve aynı annesi Hasibe’nin ona yaptığı gibi davranması sebebi ile o da titizlik hastasıdır. Psikolojisi alt üst olduğu için belki de doktora gitmek ile çözümleyebileceği yatağı ıslatma durumu yüzünden kendisine sürekli ablası tarafından südüklü denmektedir. Çarşaflarını yıkamasına ya da atmasına izin vermeyen ablası yüzünden kirli çarşaflarını boş dairede biriktirmek zorunda olan Gülben her gün bu gerçeği ile yüzleşmek zorunda bırakılır ve gün geçtikçe sosyofobik bir birey haline gelir. Küçük kardeşi Han'ın iş arkadaşı Esat'a küçüklüğünden beri aşıktır. Öyle problemli davranmaya başlamıştır ki normal bir yetişkin olan Esat'ın sosyal hayatta kibarlık olarak adlandırılan davranışlarından kendine pay çıkarmış ve çocukluğundan beri gelen derin psikolojik sorunlar sebebi ile sapkınca davranışlar sergileyen Gülben, Esat'ın hoşlandığı Esra'ya karşı psikopatça davranışlar sergilemeye başlamıştır.

Neriman evin en küçük kızıdır ve okuma hayatı hala devam ettiği için ablasının müdahale edemeyeceği zamanlarda normal bir birey gibi davranmakta, diğer aile bireylerine nazaran neyin olağan neyin anormal olmadığını sorgulayan genç bir kızdır. İçsel muhakeme yapabiliyor olmasına rağmen Neriman da strese girdiğinde bileklerini kaşımaya başlayarak bedenine zarar verme davranışını sergilemektedir.

Evin belki de en olağan davranışlar sergileyen bireyi Han, uzun yıllar babası tarafından evden uzak yatılı olarak okutulmuş ama yine de çocukluğunda annesi tarafından kendinde oluşturulan travma yüzünden şiddet duygusunu frenleyemeyen, öfke kontrolü olmayan birine dönüşmüştür. Holding sahibi bir iş insanı olan Han da Neriman gibi strese girdiği günlerde geceleri çöp karıştırarak anomali göstermektedir. Han aynı zamanda hayatı boyunca annesi tarafından hor görülmüş bir çocuk olarak önce okuldaki rehber öğretmenine saplantılı şekilde bağ duygusu oluşturmuş ve hatta hala bir cansız mankeni öğretmeni yerine koyarak ve küçükken öğretmeninden çaldığı fuları cansız mankene takarak geceleri onunla çöplükte dertleşmektedir. Dizinin şu sıralar yayınlanan bölümlerinde de alt katlarına yerleşen ve kısa sürede tanışıp evlendiği İnci ile de saplantılı bir ilişki yaşamakta, İnci'yle aralarında engel olabilecek kişilere karşı psikopatça davranışlar sergilemektedir.

Özetle yazımda kısa anlatımlarda bulunduğum dizide de küçük sahnelerde izlediğimiz Hikmet ve Hasibe'nin evliliklerinde birbirlerine karşı olan davranışları aslında koskocaman sonuçlara sebep olmuş, beş hayatı da derinden etkilemiştir. Yazımın başlarında bahsettiğim aile kavramı ve beraberinde getirdiği sevgi ve sorumluluk bilinci Hasibe ve Hikmet'in kurduğu ailede hiç olmamış, ailenin ne demek olduğunu kafalarında yetişirken gördüklerini aile normları olarak belirleyen çocuklar ne kadar çabalasalar da, yaptıkları davranışların yanlışlığının farkında da olsalar anomalilerini düzeltememektedirler.


Psikololik rahatsızlıklar toplumda çok fazla rastladığımız ve insanlar üzerinde ilgi çeken davranışlardır. Günümüzde insanlar psikolojik rahatszlıklarıyla övünebilmekte hatta onları sosyal medyalarında deli, psikopat, şizofren gibi nick olarak kullanmaktadırlar. Dikkatleri ve ilgiyi üzerine çekmektelerdir. Şizofrenlik, psikopatlık, obsesiflik vb. hastalıklar dikkat çekici sıfatlar olarak toplumda yerini alırlar. Son dönemde başta Masumlar Apartmanı olarak üzere, Kırmızı Oda, Doğduğun Ev Kaderindir, Bir Başkadır gibi psikolojik dizilerin izleyici oranları yükselmiştir ve psikolojik diziler sektörde çoğalmıştır.


*Normal kavramı istatistiksel olarak çoğunluğa uyan ve çan eğrisinin iki aşırı ucunda kalmayan kişi anlamında kullanılmıştır.


Yazar ve Düzenleme: Pelin Aratlar, Belit Pektezel

 

KAYNAKÇA;

BAL, Onur. Psikolog bakış açısından aile kavramı. http://www.acilpsikolog.com/psikolog-bakis-acisindan-aile-kavrami 19.03.2020


Masumlar Apartmanı Dizi Arşivi https://televizyongazetesi.com/masumlar-apartmani-dizisi-konusu-oyuncular-fragmanlar-bolumler-video/1254628


GÖK, Ali. Normal ve anormal kavram tanımı. https://www.aligok.com.tr/normal-ve-anormal-kavram-tanimi/