Zamansız ve Mekansız: “This is England”

Oyuncu kadrosunda Thomas Turgoose (Shaun), Stephen Graham (Combo), Jo Hartley (Cynth), Andrew Shim (Milky), Vicky McClure (Lol), Joseph Gilgun (Woody), Andre Ellis (Gadget), Kieran Hardcastle (Kes) ve Jack O’Connell (Pukey)[1]’i barındıran Shane Meadows’ın “This is England” adlı filmi dünya sinemasında 1980’ler İngiltere’sindeki göçmen sorununu, işsizlik ve ırkçılığı derinlemesine bir perspektiften işleyerek sağlam bir yerde durup sosyolojik ve politik bir tokat gibi çarpar yüzlere. 


Yönetmen, dönemin mizansenini çok başarılı bir şekilde kurmuştur. Dekorlar, aksesuarlar, karakterlerin giydiği kıyafetler ve oyunculukta çizdiği asla suni olmayan, gerçeğe en yakın yerde duran yönüyle de yarı belge niteliği taşımaktadır. 


Filmin sinematografisine ise ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Tarafsız bir noktadan hikayesini anlatan Shane Meadows uzun ve close-up planlarla hem hikayeye çok yakın bir yerden hem de gözlemci bir yerden bakmasını sağlıyor seyircisine. Aynı zamanda doğal ışık ve karakterleri ön planda tutan kontürlü (destekli) ışık tercihiyle seyircisini gerçekliğe biraz daha yaklaştırıyor diyebiliriz. 

Filmin ismi bizlere “Bakın, işte burası İngiltere. Burada ırkçılık problemi var,” diye parmak tutsa da filmde işlenen “bizden olmayana saldırı” hali ve milliyetçi (ırkçı) tutumlu baş karakterlerden Combo bizlere oranın sadece İngiltere olmadığını da işaret eder. Bizden olmayana karşı saldırgan tutum belki de dünyanın her yerinde var olan sosyolojik bir hastalık. Aynı zamanda film 1980’lerin takvimlerinde geziniyor olsa da bahsettiğimiz problemlerin günümüzde de var olduğunu düşünecek olursak filme zamansız ve mekansız yakıştırmasını yapmamız hiç de zor değildir.


Bir Çocuk Üzerinden Dünya Sorunu: Irkçılık

Film, dönemin sevilen parçalarından biri olan “Toots & The Maytals, 54-46 Was My Number” ile kulağımıza merhaba derken dönemin başbakanı Margaret Thatcher, işçi grevleri ve Falkland harekatının arşiv görüntüleriyle filmde neyin konu alındığını gözler önüne serer ve gözlerimizi “gerçeklerle” selamlar.


Bu jenerik bittikten hemen sonra Shane Meadows’ın kendisinden de izler taşıyarak yarattığı (yarı otobiyografik)[2] Shaun adlı çocukla tanışırız. Shaun, babasını Falkland harekatında kaybetmiştir, babasına büyük bir özlem duyan Shaun annesiyle beraber yaşamaktadır. On iki yaşındaki Shaun okulda giyiminden dolayı alay konusu olur. Maddi açıdan alt tabakayı sembolize eden bu çocuk kendisine toplumda bir yer edinebilme arayışındadır.  


Bulunduğu hiçbir ortama ayak uyduramayan ve ötekileştirilen bu çocuk zengin bir yaşıtıyla kavga ettikten sonra dazlak (skinhead) bir çete ile bir tünelde karşılaşır. Kendisine sataşan bu çeteye yüz çevirip evin yolunu tutmaya dururken ötekileşen çocuğa ötekilerden bir el uzanır. O el dazlak çetenin lideri Woody’nin elidir. Shaun, kısa bir sürede onlara adapte olur. Onlar gibi yaşamaya başlar, saçları kesilir ve yeni kavramlarla (kızlar, alkol) tanışmaya başlar. Buraya kadar her şey babasını kaybeden ve hayatında daima eksiklik duygusuyla yaşayan bir erkek çocuğu için yararlı ve onun bireyleşmesinde katkılıdır.


Fakat bir gece ekibin kapısını bir başka dazlak çalar. Bu kişi Combo’dur. Combo, Woody için hapis yatmış ve çıkmıştır. Film de tam burada farklı bir kapıyı açar. Combo, İngiltere’nin yalnızca beyaz insanlara ait olduğunu ve diğer ırktaki insanların ülkelerinden gitmelerini savunan, İngiltere’deki refah seviyesinin düşük olmasını ve işsizliği yabancılara bağlayan büyük bir ırkçıdır. Combo geldikten sonra Woody’nin ekibinde huzursuzluklar yavaş yavaş başlar. Çünkü Woody’nin ekibinde aynı zamanda bir Pakistanlı (Milky) vardır. Combo bir gün tüm ekibi toplar, onlara Falkland’daki vatandaşlarının bir hiç uğruna öldüğünü, yabancılara karşı ırkçı ve saldırgan mücadelesinde onunla olup olmadıklarını sorar ve onları manipüle etmeye çalışır. Woody buna müsaade etmez. Fakat Shaun’un babasını Falkland’da kaybettiğini öğrenen Combo, Shaun’u etkisi altına almayı başarır ve ekip bir bakıma ikiye bölünmüş olur.


Shaun, Combo, Gadget, Meggy ve Banjo mahallelerindeki (başta) Pakistanlılar'a fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamaya başlar. Top oynayan çocukları kovar, sahibi Pakistanlı markete soygun düzenlerler. Tüm bu yaptıklarını ülkelerinde “saf İngiliz” ırkının var olması gerektiği düşüncesi, öfkesiyle ve işsizlik sorununa yabancıların sebep olduğunu düşünerek yaparlar. Onlar huzurla yaşarken İngilizler'in İngiltere için savaşıp öldüğünü söylerler.

 

Fakat esas problem hükümetin istihdam sorunu ve haksız işgalidir (Falkland). Shaun, Combo, Gadget, Meggy ve Banjo ülke çapında bir harekete katılırlar. Bu hareket kendileri gibi düşünenlerin kurduğu bir örgüttür. Bu örgüte tâbi devlet adamları da mevcuttur. İdeolojilerinin faşist bir yönü olmadığını savunan örgüt mensupları ırkçılığı çok basit ve olası hakları olarak görüyor ve haklarını sonuna kadar savunacaklarını belirtiyor. Organize ırkçı tutum, sesini daha net duyurmaya başlamış oluyor.


Filmin esas kırılma noktasına gelelim… Combo ve çetesi Pakistanlı Milky’den uyuşturucu alır ve evde uyuşturucu içerler. Bu esnada Combo, Milky’ye karşı sakin tutumunu korumaya çalışır. Fakat Milky ailesinden ve huzurlarından bahsetmeye başladığı zaman, Combo yavaş yavaş saldırmaya ve Milky’ye hakaret etmeye başlar, ırkçı söylemlerde bulunur ve ardından Milky’ye öldüresiye saldırır. Shaun hariç evdeki herkese saldıran Combo’yu sadece Shaun yalnız bırakmaz. Shaun odaya döndüğünde Combo’yu Milky’nin başında ağlarken görür. Arkadaşı olmayan Pakistanlılar'a yahut yabancılara vicdan azabı duymadan saldıran Combo, arkadaşı olan Milky’ye saldırdığı zaman pişman olur. Bu durum ise onun yoğun nefret ve ırkçı duygularını bastıramaması ve artık engel olunamaz bir hale geldiğinin göstergesi niteliğindedir. 


Filmin sonuna geldiğimizde ise Shaun sahilde yalnız başınadır. Kendisine Combo’nun hediye ettiği “Aziz George Haçı” elindedir. Haçı denize atar ve bu 12 yaşındaki çocuk gözlerini kameraya kaldırıp bize, geleceğe ders verir türden büyük bir bakış atar…


Korku ve Milliyetçilik

''Bazıları bize Nazi diyor. Biz Nazi değiliz. Hayır, biz milliyetçileriz. İşte, insanların bizi bu şekilde sınıflandırmaya çalışmasının bir nedeni var ve bu tek bir kelimeyle açıklanabilir baylar: Korku.''[3]


Filmin düğüm bölümünde Combo, Shaun ve onun gibi düşünen “skinhead”ler bir örgütün toplantısına gittiğinde o örgüte seslenen iyi giyimli devlet adamı onlara savundukları şeyin aslında ne kadar çok hakları olduğunu, davalarından dönmeyeceklerini ve “diğerlerine” karşı bu savaşta onların yanında olduğunu alelade bir biçimde aktarır ve örgütü resmiyete döker; her bir dazlaktan imza ve isim toplar. Ekip, o örgütün toplantısından arabayla dönerken yaşça en küçük Shaun şöför koltuğunun yanında, Combo’nun kanatları altındadır. Shaun’u diğer çete üyelerinden ayıran Combo, ona “Saf İngiliz ırkı”nın temsili Aziz George haçlı bayrağı hediye eder. 


Çete yoluna devam ederken Gadget, Combo’ya toplantıda konuşulanları kastederek “Bu saçmalıklara gerçekten inanıyor musun?” diye sorduğunda Combo çok sinirlenir, arabayı durdurur ve Gadget’ı tartaklamaya başlayıp aralarından kovar. Bu durum ise Combo’nun şahsi fikirlerine fanatizm noktasında bağlı olduğunu ve grubun içindeki lider imajının sarsılması düşüncesine olan korkunun büyüklüğünün göstergesidir.


Tam da bu noktada Combo’nun yan koltuğunda neden Shaun’un oturduğuna cevap buluruz. Combo, Shaun’u en kilit noktasından, yani babasından çoktan vurmuştur. Falkland’da ölen Shaun’un babası bir İngiliz askeridir ve Shaun babasız geçen hayatında korkuyla büyümüş, yetiştirilmiştir. Combo, Shaun’un bu yönünü görüp onu yakınına çekmiştir. Milliyetçi, ırkçı duygular korku duygusuna çok yakın bir duygudur. Combo da 12 yaşındaki Shaun’u bu duygularından faydalanarak en yakınında tutmayı belki de filmin sonuna kadar başarmış, diyebiliriz.


Çocuk ve Gelecek

“This is England” bir çocuğun gelişim ve değişim evresini ele alır, diyebiliriz. En rahat yönlendirilebilecek yaş kesimi çocuklardır. Shaun kendisine toplumda bir yer edinme arayışındayken girmiş olduğu topluluk ona faşizmi, ırkçılığı ve şiddeti öğretmiştir. Ülkesi için ölen babasının yokluğunu ülkesi için yabancılara ırkçı saldırılarda bulunan Combo’nun dolduruyor olması psikolojik açıdan tarttığımız vakit pek olağan görülüyor. Alt sınıf insanların “aşırı milli” duyguları onların (özellikle de gelişme sürecindeyse) bireyleşme yollarını engelleyebiliyor. Büyüğünden ne öğrenirse yapan “çocuk” değişkensiz bir neslin oluşması için zincirin en mühim halkası oluyor. 

Hükümetlerin hatalı iç ve dış politikaları (Falkland, göçmen sorunu, işsizlik ve bunların nedenleri) “bireyleşemeyen” insanların saldırganlaşmasına ve toplum içinde kaybolmasına neden olabiliyor. Shaun karakterinin seyirci tarafından geleceğin, yani günümüzün temsili olarak algılanıyor olduğunu varsayarsak, Shaun’un son sahnede “Ne uğruna savaşıyorsunuz?” hissiyle attığı o duygusuz bakış bizler tarafından hala cevapsız durumda kalır.


Kaynakça:

[1] https://www.bagimsizsinema.com/this-is-england.html Oyuncu kadrosunun bilgisi buradan alınmıştır.

[2] http://sinema.yedincigemi.com/i/90/This-Is-England-inceleme.html Otobiyografik yönler hakkında bilgi edinilmiştir.

[3] http://filminkotuadami.blogspot.com/2012/03/bazlar-bize-nazi-diyor.html Tırnak içinde belirtilen filmde bulunan bu replik kaynaktan doğrudan alınmıştır.