Yalnız olduğumuzda kendimizi bulduğumuzu düşünürüz, ancak yalnızlık anlarında sadece umutsuzluk, korku ve kendini tehlikeden koruma dürtüleri devreye girer. Yalnız olmak daha basit gelir çünkü insanlar arasında doğru ilişkileri kurmak her zaman zor olur; sabır, hassasiyet ve bilgi ister. Ama bu, sürekli atıştırmalıklarla karnımızı doyurmaya benzer; mecburen yemek yemeliyiz ki hayatımıza devam edelim, öyle olduğu için de yalnız kalamayız. Ancak konuştuğumuz gibi, sürekli yalnız kalmak için fırsat kollamaktayız, bunu düzeltmeyi deneyebiliriz. Biz yalnız kalmak istiyoruz çünkü içimizden herkesten uzaklaşma dürtüsü yükseliyor. Bu neden oluyor? Neden herkese karşı bir itiliş var içimizde, acaba duygularımız mı böyle? Biz sadece kendini düşünen varlıklarız, rahatlığımız, açlığımız, tokluğumuz, susuz olup olmadığımız, güvenliğimiz güçlü olup olmadığımız gibi tüm hesaplamalarımız kendimize yönelik. Bu da başka bir varlığa dikkat etmemizi engelliyor, sadece kendimize odaklanıyoruz. Hal böyle olunca da odak noktamız yalnızlığımızı, korumaya yönelik oluyor. Bu durumun bize zarar verdiğini hissetmeye başladığımızda değişim isteyebiliriz. Değişim, tüm çabalarımızın aslında ne kadar bizi çaresizliğe getirdiğini ve zarar verdiğini gördüğümüz anda başlar ve hayata karşı yeni bir yaklaşım sergileriz böylelikle mutluluğa biraz daha yakınlaşırız