Yamalı saatler kurardım baş ucuna

sabahın

Sabah ezanından önce uyanırdı deli

sanrım

Ölgün suskunluğun çok şey anlatırdı 

Yaşardım tutsaklığını

Kamaştırıcı esir hayatın

Görseniz

Kurutulmuş ezanlar silsilesiyim

İnancım yok içime attığım selaya

Alnımdır kronik topraklarım

Tohur ölür ben gömülürdüm

üzerimden geçen hoyratlığın

Kasaba izmaritli sinirin

Yakıyor nasılsın demeden bağrımı

Bilseniz

Yağmur damlalarında dua esintisiyim

Dokunuşum yok senin acına

Korkaklığın cesedi çiğnenir

Ardında kalınca kazılmış kuyular

Sen taş atardın içimdeki kuyuya

Bense içimde kırk benle

Kırk farklı anlamlar yorardım

Aşıklıktı уüce alçaklığım

Çıkamayacağım yüksekliklere

Kaldığım yerden okuyamazsın

Paragrafı böldüm Musa gibi

İki ayrı imkansız göğe

Haksızdın haksızlığı hak sanırsın

Aşıktım sensizliği aşk sayardım

Tepesi atmış dünyanın altındayım

Zehir zemberek insan ruhları

Ahlı günahlar dünyası

Ezilen ellerimin vardı bir yası

Matemdir senin soğuk yüzün

Hasletli taburcu hayallerin

Yoktu yeri yurdu

Giderek korkum korkuma esir

düşüyordu

Gidiyordum giderek nereye

bilmeyerek

Elin avucuma sığmaz meydana taşardı

Her parmağın caddeydi memleketimin

İzleriydi sokakları

Kırık dökük olsa da tabelaları

Tek tek adını sen koymuşken

Olabilir miydim

Gidebilir miydim

Bırakabilir miydim

Şimdi

Kitabın sonundan anlatıyorum

Hayal meyal seçiyorum

Baş harflerini

Nerede görsem tanıyorum

Unutmuyor unutamıyor

Unutturmuyorum gözlerime

Bir cellat gibi sadık

Tapıyorum alfabene

Duysanız

Arşta yankılanan

Sesimdi şimdiyse yakarışım

Ölümün ölümüne kandım öldüm

Yokluğun tabutun eksik çivisi

Karanlık içindeki yeryüzünden

Aydınlık dışındaki gökyüzüne

Düşmek istiyordum

Hedefsiz

Öylece..