Ne yaşadığını, ne hissettiğini anlamadan geçer uzun bir süre. Mutluyum sanırsın ortada hiçbir şey yok. Oysa çığ gibi devrilecektir üstüne bütün birikmişlikler. Ertelemenin, "zamanında söyleseydim" lerin hiçbir kıymeti kalmayacak. Kazandığını kaybettiğini zaman gösterecek. Her gününü ilk defa yaşadığın şu ömründe aslında hiçbir anın, hiçbir hatanın telafisi olmadığını anlayacaksın. Koca koca bedeller ödetecekler sana, adına da tecrübe diyecekler. Ne üzücüdür ki bu çok şey götürür hayattan.

Ne kadar yaşayacağını bilmediğin hayatta ebedi hesaplar yaparsın. Bir bakmışsın arkana, hesaplar suya karışmış, sen toprağa. Sonra arada bir mezarına bırakılan çiçekler olacak, onlar da toprağa karışacak, yenilenecek, yine aynısı. Bazen yağmur sulayacak toprağını, hava olacaksın. Havaya karışacaksın, su olacaksın. Gittiğin yer yine toprak olacak. Kimi yağmurun can verecek toprağa, kimi yağmurun altındaki cansız bedeni toprağa karıştıracak. Neyselerin, keşkelerin bir kıymeti kalmayacak.

Umut olacaksın belki de küçücük bir davranışınla. Ufacık bir hareketin, bir kişilik özelliğin başkasının hayatına dokunacak.

Zindan edeceksin hayatı belki de anlamsız bir tavrınla. Gönül kıracaksın, âh alacaksın.

Her gecenin bir sabahı vardır fakat her gün bambaşka yaşanmışlıklar sunacaktır ömrümüze. Değer mi? Her şey için, değer mi? Hiçbir şey yapmamak için değer mi? Gönül kırmaya değer mi? Kötülük yapacak kadar körelmiş mi vicdanlar?

Hayattan göçtüğünde, ne kalacak geriye? Her şeyin bir sonu var.