Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
...
Bana bir gül verseler adını ne koyardım?
Yaz sağanaklarına kaçardım elbet
Üstünü örterdim düşlerin ve mumlara yer bakardım
Mumlar ki lambalar ölünce sahib...
Eti kemiğinden ayırır gibi
Her gün satırını sallayan
Bir kasap
Rüya görüyor
İrkilip uyanıyor
Kan damlayan ellerini
Ayıcığına dolayıp ağlıyor
her perşembe bir arkadaş ediniyorum
tütsülenmiş zamanlardan
simetrik olmayan bir vazo perspektifimi zorluyor
kaldırımda basmamaya özen gösterdiğim çizg...
sesim kısık
nağmelerim yavan
lir yutsun, farkındalık ve an
ah, eudaimonia
bana varsın, yönümü yontsun
köprülerim hala sağlam
ve o şey,
bunu bir sayık...
Elinde bir isimli kalem. Ağzına benzer.
Gözleri, gördüğü hiçbir yüzde uzun kalmayarak, etrafı gezinir.
Her şeye bakar ve her şeyi yalnızca sezer.
"Herk...
Kirpik gibi çırpınıyor içimin buğday tarlası sakinliği
Sırlar doğurduk gözbebeklerinle nemli cildinin beyazına
Sende ürkek bir renk, ben sapsarı kesiliyor...
Göğüs göğüseydik çarpıştım onunla.
Onu yendim ve sevdim de üstelik.
Yüreğimin ezildiğini hissediyorum.
Bir topukla, çakıl taşları arasında.
Onunla şafak...
Adsız yerlerden geldim toprağım yok
anavatanım yok.
Ateşler yakıyorum parmaklarımda
sana şarkılar söylüyorum kalbimle
yürek telim gönül yakıyor
alamoda...
kendimi tanıyamaz hale geldim.
aynada bana bakan kim?
ben değilim biliyorum.
yalnızlık ne bulunmaz bir değer,
ne koruyucu bir giysiymiş.
şimdi hiç yalnı...
Ruhun mukozasında tahrik edilen düşünce kadar uçucu kuşların uçmaktan yıpranmış kanatları gibi
Atağa uçuşa düşüşe hazır ama içten gelen boşunalık hissi
Hiç...
Mart, Eskişehir
“Bugün ne oldu anlatmayacak mısın artık?”
Demir telefonlarına cevap verememişti kulüp toplantısında olduğu için. Sonra kendini onun ev...
Enterasan bir çekiciliği vardı ve
Kendi kuyruğunu yiyen yılan misali
Uyuşuk bir dolanıklığı vardı yaşama
Ve kanatmayı seviyordu ellerini.
Islak bir kanca...
Kendinin vakti bu günlere yansıyor
İlk başta bir ada olarak baş verdi
Sanırım martılar için
yol çalışması yapılırkendi
Kendinin yüzünde bir ateş şenliği...
Baksana Şahduman, nasıl da kızarıyorsun hiç olmadık bir şarkı yüzünden. Çiçekler açıyor yanaklarında hiç sevmediğin. Çiçekler dökülüyor yanaklarından, toprağ...
kendim söndüğüm bir bozumda giriyor
damarlarıma yirmi bin atlılar
isimlerini kelle altlarına alarak ve
sözcüklerindeki bıçaklar bir kralı devirecek mesel...
göğsümde bir sızı, saçlarına savrulmuş sonbahar avutuyor beni. ninnilerin sükûta mezâr, çehrem gömülü ellerine, fısıldıyorsun bana.
"serçem," diyorsun. tütü...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok