Tut ki fısıldamayı ilk kez biz bulmuşuz,
Kanamayı, ellerinde peygamberler.
Yanmayı, sulardan bir haber,
Tut ki kavmimden kovulmuşuz.
Yorgun kurşunlar din...
Kan mı çözecekti, kurşun mu söyle?
Düşen nestalik başların ardından koluma,
böyle mi olacaktı sonu kuşandığımız filizlerin.
Keskin mi kalacaktın bir avuç ...
Bu hava yeniden, güneş, bakmak ve görmek. Sancakları kırmak tam gidecekken. Sanmaların alnına bir kurşun, okunmak için yazılmamış yazılar.
Ve bana bir ayna...
Ey dirençli sürü,
en peşinden yürüdüğüm büyük adımlar.
Fevriliğim bir tabancaya sığmadığından bastığım kan.
Ey fevriliğimi dizginleyen ölüm,
sen olmasan ...
Şimdi senin için koparılmış yaprak ve silkelenmiş tüm kederinden. Şimdi bir asfaltı yıkıp gelmiş gibi seferinden, ortalarda yoksun. Şimdi dişini tırnağına ta...
Merhaba sızarken bir yıldızın acı suyu, merhaba katillerin kazarken düştüğü kuyu. Şimdi bir kalemden bana doğru akıyorsun. Şimdi seni sayfanın sonunda bekliy...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok