İşte çoğul bir fikir diktiğin burada.
İşte çırpınıp duran şey bu zindeliğim,
Salınması ağaçların sokağında.
Ve bir evde yüzün var hiç bilmediğim.
İşte ço...
Omzum sana çarptığı an çalmaya başlayan bir akordeon şimdi. Hiç susmadan nazlı bir gelin gibi salınarak, bir bayrak gibi dalga dalga semaya yayılarak. Bir ye...
Sunulmamış bir nimette buğulanmış gözler,
yaldızlı bir hayatı sadece uzaktan izlemişsin görüyorum.
Görüyorum ki başkalarına adımla verilenler,
için yıllar...
Sudur gördüğüm bir yolu izlerken uzak, sudur sende çırpınarak durduğum ve belki aramızda bir tuzak olur, mağrur ve kırılarak uzanır başı bir kahrıma. Sudur s...
Sen misin asırlar geçse de sesim;
Geçti kahrın suyu yüzümden,
asfalta takılıp toprak yollara koşmam geçti.
Sen misin asırlar geçse de silinmeyen yüzümden?...
Başlasın tümce tümce yağmaya bir mektuptan yüzün. Hiç yükselmeyen bir ses ve çalkalanmış gibisin, beni onlardan dinlemiş gibisin yine. Başlasın bir eşikte if...
Tut ki fısıldamayı ilk kez biz bulmuşuz,
Kanamayı, ellerinde peygamberler.
Yanmayı, sulardan bir haber,
Tut ki kavmimden kovulmuşuz.
Yorgun kurşunlar din...
Kan mı çözecekti, kurşun mu söyle?
Düşen nestalik başların ardından koluma,
böyle mi olacaktı sonu kuşandığımız filizlerin.
Keskin mi kalacaktın bir avuç ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok