Sesi göğün turunculuğuna çalıyordu. Kendisini birazdan alacakaranlığa bırakmanın tedirginliğiyle titriyor, balkonun demirlerine dayadığı kolunun neden titrem...
İnsan kendini ne zaman bulur, ne zaman kaybeder? Kaç defa yaşanabilir bu döngü? Puslu kentlere uzaktan bakınca; üstelik göz gözü görmeyen dumanların ortasınd...
İnsan
bir yanılsamalar
bütünüydü
bir keresinde
anlamsız çıkışlar,
yaz yağmurunu andıran
tükenmez iç bunaltıları...
Suya değen karnının
ürpertisiydi s...
Akşam serinliğinin sakinliğini kovalıyor
bir yerlere yetişmenin telaşı
ufacık bir esinti aralığında
senin yokluğunun karanlığında
ötüyor
martılar, yük g...
Kesinkes bir tanımdır
dudaklarının kenarı.
Bir bunaltıdır düz durduğu vakitler,
Paris’te barikat başlarında dövüşenlerin haberi gelince
açılır iki yana...
Işıklar söndü.
Kapalı gözlerinin, kilitlenmiş dudaklarının üzerinden
bir ay yükseldi odanın içine
şavkı sadece yüzüne vuran.
Bir ay yükseldi ve çakılı k...
Sağanaklar, güneşli gülüşler, tırpanlanamaz hırslar görmüşüz,
ateşli bekleyişlere konuk,
sabırsız korkulara teşne olmuş
uykularımız.
Bir yol kavşağınday...
İnsanlar gördüm,
hırs kaplı kollar, bacaklar, gövdeler...
Kelimeler tükenmişti onlar için,
nefes almak burnundan solumaktı.
Bu yönlerini hep gizlerimiz...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok