En çok sen yaşadın, sen ve sen ve oradaki. Dalgalı sular arasında sizi gördüm. Hıçkırığı andıran kekremsi kahkahalarla neşeniz vuruyordu tüm kıyıya. Güneş te...
Her birimiz girintili çıkıntılı yapboz parçalarıyızdır belki de. Elinde kendini yontma, sivriltme, doldurma, yamama imkânı olan canlılar. Bir başkasına uyumu...
Sırıtıyor sindiği köşeden. Öyle iğrenç, öyle bilindik bakıyor ki yüzüme. Hep bu kadar çirkin mi gözüküyordu, bir zamanlar hiç dinleyemediğim o masallardaki k...
İnsan, ya o küçük adımları bir daha atmamaya karar verirse, sırtındaki tabureyi indirip yerleşirse ve gidemez olursa?
O zaman ne denir bu hale, bir vazgeçi...
Bir rivayet odur ki daha çocuklu yaşlarında bir gün parlaklığı göz yakan bir taş bulmuş Habille Kabil. El değmemiş bir ırmağın uçurumunda ayaklarını sallandı...
Mesih'in Dönüşü
Doğarken ismi azam okunmuş kulaklarıma, ondan bu suskunluk, bu ağır adımlar duyduğumu yitirmekten korkarım. Anımsamam, söyle desen tekrar ed...
Bir yaşam çığlığı gibi duran
Serçe göçleriyle çiziyor rotasını
Ağlamaklı, hani desem ki acısındandır
Şu zehir saçaklı şarabın
Yok değil, gidememezliğin...
İsa'nın Dönüşü
Kendi yıkıntıların üzerine kuracaksın var olma şeklini. Her talanla, bitişle, vazgeçişle birlikte çökecek, seyredeceksin kendi sonunu. Ama i...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok