
Siktiriboktan bir kenar mahallenin, çökmüş bir evin rutubetli odasına açılıyordum. Geldiğiniz, beklediğiniz, güldüğünüz, ağladığınız, beslediğiniz, yediğiniz...
Acıyan etlerini, kırılan kemiklerini, ağzına teptiğin ve çıkarmakta zorlandığın cümlelerini, mengene ortasında yamultulan bir demir gibi sıkılan canını önems...
Dün gece uzun zamandan sonra seni ilk kez rüyamda gördüm. Uyanana kadar rüyaymış meğer;
Oysa uyandıktan sonra tüm günümü mahvedecek bir kabusmuş gördüğüm.
...
Kalbim, yarıya çekilmiş bayrak gibi göğsümde bir yas hali
hep.
Delinin biri kuyuya taş atmış gibi içime sıkıntılar düşüyor
peş peşe.
Bu taşlardan mezar ö...
Söylenmiş herhangi bir kelimenin peşinden günlerce gittiğimi biliyorum. Kelimenin başka bir kelimeye dokunduğunu görene kadar geri dönmediğimi biliyorum. Ağz...
Beni ne kadar tanıyorsun? Beni mutlu edebilecek herhangi bir şeyi biliyor musun? Canımı sıkan bir şeyin ne olduğunu tahmin edebiliyor musun? Susma… Söyle... ...
Kafamda geride bıraktığım ilaçların hafiften tınısını duyar gibiyim. Böyle, nasıl desem, bir yetmiş beşlik devirmiş gibiyim. Sahi, onu da yapamam ya... Bilin...
Gitmek istiyorum, her şeyden, herkesten ama en çok da kendimden. Vakit öyle vakit ki kendimi tanımıyorum, ne istediğimi bilmiyorum, hiçbir şeye heveskâr davr...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok