
Uzun bir yol hikâyesi benimkisi
Heybemde suskularla sarılmış,
Koca bir yalnızlık bohçası.
Zaman ise koca bir sancı.
Hep hüzne kurulmuş saatlerim,
Elem i...
Ben olsaydım isim vermezdim kendime
Atım üçüncü gününde dayanamadı
Dünyanın kaybolan çivisinin peşinde
O olsaydı medet ya bahane
Fincanda balık boğazı...
nefesim bir kum saati gibi daralırdı kimi zaman
gözlerimden damla akmaz olurdu çöl kumuna
bense bir yudum su beklerdim filizlenmek için
yalnızlığım çürütü...
Yalnız bir gemici
bir denizde…
…Uçsuz bucaksız…
…yıldızlar altında
Yanında aşı, aşkı, özgürlüğü ile
İpekte...
Kırk bilenlerin ruhundan
Çağlamış gürül gürül lokmayım.
Kırk tütenlerin bacasından
Artakalan,
Ürkek tebessümlerin fırınında
Pişerken düşmüş
Sakin bir k...
Sevgisiz de büyürüz.
Yanaklarımızı öpen olmadan,
Anasız, babasız da büyürüz.
Beş parasız kalsak bile,
Gözlerimize bakmasınlar,
Elimizi tutmasınlar,
B...
Bi’ fotoğraf makinesi istedi,
Çekti,
Gitti.
Ben aslında diyecektim ona telefonlar da aynı işi görüyor,
Öyle otantik olur dedi,
Otantik gitti zaten gider...
Ben eskiden küçüktüm
Dehşet tehlikeli gülümserdim
Yaşım boyumu geçti
Aşım boynumdan inmez oldu
Artık büyüdün dediler, kundağa sardılar
Kaç defa yırttım ...
bir kapının öylesine kapanışı gibi savruk sizden kaçıyorum.
beceriksiz ve güçsüz,
içime dünyanın soğuğu doluyor.
hiçbirinize hiçbir yerde denk gelmek iste...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok