Kendini kanıtlayan bir baş ağrısı,
Yani unutulmayacak olanlardan,
Yani nasıl desem anlarsın ya,
Şu uykuları gebertenden.
Pencereden rüzgar içeri sızar,
...
Elbet kırılıyor insan, tıpkı kemikleri gibi.
Tüm ruhum alçısıyla sıvanmıştır hayatın,
İzin verseydi, uyku akan gözlerim,
Ruhumda ki sızıyla bir asır uyurd...
Eğer, ölecek olsaydım.
Karanlığın içinde sürüklenen bir toz zerresine benzerim diye akıl ettim.
Tesadüftür ya da değildir bilmem, çoktan benzedim toz zerre...
Bazen, olmaz Azizim.
Mezarlara çiçek konur,
Sen sevilmezsin.
Azizim, güller hep
Bahçelerde mi açar?
Bazen çiçekler yolun kıyısında,
Bazen de bataklıkta...
Sıcak, sessiz, loş bir mekanda,
Yavaşça çektiğin o nefes,
Neye iç geçirdiğini bile bilmeden.
Eşyaları, yerlerinden ayırdığımda,
Anıları söküp almıyordu i...
Ölüm insan için,
Felaket insan için.
Ölür kadın niçin?
Ölür çocuk niçin?
Başka iş mi yok felaket için?
Korku insan için,
Son insan için.
Korkarım ...
Öldürdüğüm dostlarıma bakın hele!
Dağda kurt olup, baskın veriyor aklımın köylerine.
Daha doğmadan başını ezdiğim yılanlar,
Baş ezmeyi öğretir olmuşlar...
Bilemedim bıçaklarımı,
Kim bilir belki savaşırız diye,
Güçten kuvvetten düşürdüm kendimi.
İyi günlerden geçirdim kendimi,
Sırf ezileyim diye.
Karaya boy...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok