biraz tebessüm kalmış dudağının kenarında
kaybetme yitirme amansız
konuş bağır çağır çık gez
bir cesedi kıskandırsın güzelliğin
ağlama,üzülme çok
insanı...
Öksüzlüğü gıcırdayan kar topu, topuklarının üzerinde kulvar. Durmadan kapalı, kurmadan yapılı, çek-bırak dönmez sana.
Öksürüğü gıdıklayan yutak tüyü, kopuk ...
Bir arayış gezintisiydi
Söylenebilecek ne varsa dövülmeye muhtaçtı
Ve o sihirli göz aşinalığı
Korkunç ve titrek bir yüz bırakmalıydı
Gerginlik tehdit ed...
Ne çok acı var
C. Zarifoğlu
.....
Her şey uzak
neşe sadece canı acıyanı hatırlamayınca
uyuyunca unutulmuyor uzaktaki bebek ölü...
Kim sever artık bizi, böyle kötü kokuyorken
Kim sahici bir saygıyla karşılar bizi
parçalanmış bulutları izlemeye gücümüz yokken
Kimdir ağaç soyundan gelen...
tek övüncüm suskunluk
ve kapılıvermektir güç
yetiremediğim dalgalara.
duygular aşınmış
tozundan arınmıyor sesler, insan, mekan
ve doğa.
doğruyu, iyiyi,...
Onulmaz sıkıntılar ve olmazlar
Yapıştı üstümüze
Sevgilim, bak nasıl geçiyor üstümüzdenu kuşlar
Küçüldüğümüzü vurmak için yüzümüze.
Kan koktum, egzoz kokt...
Keder, içimde çıngıraklı yılan gibi kıvrılıyor.
Debelenen küheylan kişnemesidir
huzursuz senfonim.
Düşünmeden içine daldığım dünyalar
gölgeler
ve kalaba...
sönüyordu ışıkları yıldızların
kimse çocuksu heyecanlarla çıkmıyordu
merdivenlerden ve hep
zehirli sarmaşıklarıyla
düşman çiçekler büyütüyorduk kalbimizd...
Sevgili Nilgün, düşünceler içinde boğuluyorum sanki. Kendimi, yine iyi hissetmiyorum. Sana, dürüst olmam gerekirse, ben ne zaman iyi hissettim hiç hatırlamıy...
Göğün renk renk çizgilerinde
Diplere çekildiğim vakitler beni
İnadına yaşamaya iknaları
Eyleyen korkak kalbimin dirilişi.
Yok oluşumda hatırlarsan
...
Yirmi beş yaşındaydım elimdeki tepsiye dağınık masadaki boş bardakları koyarken, fark ediyorum, yıllardır yaşamıyormuşum. Saat on ikiyi bulmak üzere ve yağmu...
Nasıl da sığdırıldı bunca nefret, onca kitabın arasına
diye bir his dolanıp durdu odamın duvarlarında.
Çatlaklar arasından sızan geçmiş,
Nasıl da kirli gö...
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri
gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri
kentleri ve kasabaları ve köyleri çevirdik senin adın...
sen yarattın, bir damla nefese muhtaçken
sen yarattın, topraktan bir avuç güzelliği
incecik yağmurlar yağıyorken dışarıda
içimizde ateşler bekler güneşi
...
7 Aralık 2006
Babamın bavulu
Ölümünden iki yıl önce babam kendi yazıları, el yazmaları ve defterleriyle dolu küçük bir bavul verdi bana. Her zamanki şakacı...
Merhametsiz alabaşlı yılan,
Komutan üç ön dişli fare,
En günahsız fahişe.
Nasılsa başrol bu hikayede.
Ezilmiş kimsesiz benliklerin,
En nefret edilenleri...
Mutluluğun sırrını mı öğrenmek istiyorsun? O halde öğrenecek hiçbir şeye sahip değilsin azizim.
Mutluluk hiçbir şey düşünmemektir. Hani o kadar hiçbir şey o...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok