
ayna güneşin olsun, duvar yüzünün
kus beni içinden, at bir zehir gibi
haykırsın kuytu bir aydınlığa için
gelenini gidenini soranı vursunlar
önümde unut...
kendi pilemin katili olmuşum habersiz
tüyemiyorum bu kez, nasipsizliğim merkûz bağrımdan ezrime
içimin avlusuna küf bozması bir mâtemhâne kurulmuş
duvarla...
sen; akmak ve varmaktan doğan çıngar
müjde ki fevz bekleyişlerimde
duruşun saçılıyor şurama, yaşamlı ağırlıklarla
gittikçe kaçan uykumun dürtü çomağı
...
eşitken ve hiç eşit olmamışken gözlerle
hırpalarken günışıltısı, içışıltımı
yeniden ölümlere şartlanmasın
öğüdüm ve kılıcı öğütten başımın
kubbesinden s...
öfkem, doldukça kendi nasibine taşan
vahşet bir gürgen köküdür
kimse kalmadı masalara sığan sözcükleri
kimse kalmadı bunun için çabalayan
dönen bir tek...
sen miydin cevher-i ruh
sen miydin içimi titreten dehşet
bir çıldırış basıyor yüzüme
ruhumun rengini kaptırdığım
tutsak bir bahar döngüsünü
dişleyerek g...
dilimde ahvâl-i mâzi,
emindir suallerinden
yaşlanmıştır evimiz,
hasret göğertmiştir
puttan ölümler asılı ak duvarları
kalem tutan ak eller gibi
rüzg...
er geç savaşacaktım bu özlemle
bir eylül günü damarlarımı
yorumsuz bir suskunlukla boyayan
ürkmekle boşalan kelimeler
yetmeyecekti bu varlığı sürdü...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok