Suyun kıvrandığı seste anlamıştım
bir başka olacaktı hikayem
Erguvan saçlı evin penceresinde
muştu beklerdi ihtiyar
Ne çınar suskunu hamaklar
ne göve...
Uykusuzum,
kimseler yok hala
ufka baktıkça ağırlaşıyor deniz.
ufku görmek acıdır, bunu biliriz
Muma dönük yüz düşümümüz,
gözlerimizde gümüş sargılar...
Nâbî ile ol âfetün ahvâlini nakl it
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâ’dan usanduk
Peymane dediler,
kadeh dediler adına onun…
Hayyam ölümü gördü onda,
rindle...
Yarı dökük binalar siliniyor penceremden
leylak ölüsü eriyor kompartımana
pencerem cetvelsiz akıp gidiyor
cetvelsiz kamaşıyor onca çalı
“uğultu” diyor y...
Derdim nice bir sinede pinhân iderim ben
Bir âh ile bu âlemi vîrân iderim ben
Kâğıda tıkıştırdığım resimlerden başka
çıtırdayan zemberek,
buçukluk ı...
I
Muştular geçti bu yaz ellerimden
cemre irkitti bütün saçlarımı
postal eziği sazlıklardan geçtim kanla,
kanla yıkın cesetler indirdim.
Bu yaz sığına...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok