
saçlarını lavaboya doldurdu, ıslak ve yamuk uçları, şimdi kirli suyun içinde yüzüyor. delikleri tıkanmış, yüzüşen teller ellerini kaşındırıyor. daha ne kadar...
bu küçük, kare. kare. kare, baş dönmeleri. ışık çakmaları, uçuşan lekeler ve sımsıcak bir mevsimin kucağı. kuru ellerim, tuzlu su. her yanım cehennemin bir p...
sokakta çekmeceler açık kalmış, içinde birkaç kıyafet. bu dolap atılacak. bazı yırtık ve lekeli yataklar çöpün kenarına doksan derecelik açılarla bırakılacak...
bir döküntüye daha gerek var mıydı?
asılsız mavi çizgilerle örtülmek, bir açılış.
uzaktaki cama düşen telli bir kırmızı, ellerine yansımış, ellerinin kirin...
Adımlarını hızlandırıyor, koşmak uzun. Sabah yürüyüşleri uzun ve akşama kadar da uzanıyor, topukları vuruyor kıyılara, eve gitmeyecek. Şimdi olmaz, öyle düşü...
yirmi dört adet pastel boya.
ağaçları mor yapalım. çimenler pembe olsun.
sen güneşi yeşil yap, hemen sonra ellerimizde çiçekler büyütelim. dizboyu çiçekler...
saati hatırlamıyorum, oda karbondioksit kokuyordu, apaçık, nefes darlığımı ağzımda çiğniyordum. sessizce hareketlenmeye çalıştım, benden tümüyle bağımsız yor...
sulak hisleri aşamam bir vakit, kuruttuğum cümlelerim dudaklarımda kabuk bağladı bile. çoraplarımı dizlerime kadar çektim, yırtık bacaklarıma yeni bir yeşill...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok