“Neden çaresizlik içinde kendi ölümünü bekliyorsun?” diye soruyor. İki eliyle beyaz kahve kupasını kavrayıp öne eğiliyor. Dirsekleri gri renkli yuvarlak ...
Yirmiüçümün baharında, kalpsiz bir p*ç gibi nem alırken mevcudiyetimin kavrukluğundan, birkaç savruk dizeyle karşılaştım. Tutkum çetin ve nefesim tutuk.
Şim...
Ey büyük kayıplarla adını yazdıran renk
Bulut kadar beyaz, evet, kağıt kadar beyaz
Yoksa bir sokak düşüneceğim hiçbir yere varmayan
Oradan zayıf bilinçler...
meryem,
çok uzun bir aradan sonra bana hiç kapatmadığın ama asla tam anlamıyla da açmadığın o aralık kapının arasından bir ışık huzmesi gibi süzülerek sana ...
Altındaki demirler paslı,
Gözlerinizin içinde bir çember,
Kumpanya perdeleri kapalı.
Verandada tütün saranların ellerinde nasırlar,
Sarayların minareler...
Saatsiz,
şartsız koşulsuz
süzülerek
Gövdesiz,
kendine tutunmuş
Bembeyaz bir yığın gibi
Yalnızlık benim.
Kuru dalların içinde
Onlarsız.
Minarelerin ...
Kim bilir belki ben de ölmezdim.
Kanatlarımı kırmasalardı.
Aslında ben,
Çok çabalamıştım rüya görmek için.
Gecelerimi çalmasalardı.
Benden bir insa...
Ne zaman kuşların kanatlarını bir hışımla kaldırdığını görsem
Ne zaman barkıma dönsem
Yetişsem, yığılsam, serilsem kederime
Soyunup bir ahşabın kaderi gib...
duyursunlar geceye
masa lambamı akşama doğru açar
gökten yeşil hayallerimi toplayıp
bestekar yıldızlı çantamla
hüzün kokan yatağıma
geri dönerim
/
el...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok