phobia
uzun uzadıya incelediğim yüz
el ve kokusunu onun.
karıştırıyorum yoldan geçen birine ve
böylece aynasız bir dünyaya giriş yapıyoruz.
kimse anlamı...
bu geyik yabancı
ben hiç böylesini görmedim*** (ilhan)
ağaçlar arasında giderken beyaz bir tüle takılan
sonra ormana
sonra her şeye
biraz yarısını döke...
perec gibi avare ve düşünceliyim oysa insanları yağmurları kedileri düşünüyorum. savaşları bile değil. oturup bir yerde bir çay içiyorum, kış çayı gibi bir ş...
ansıyan yerlerimi döküyorum küllüğe
küllüğü de kendime
öteki ‘ demiyorum
kaç kişiler sayamıyorum.
bir demans silsilesinde
bütün travmalarımla ağız ağıza...
sana nasıl dokunsam ki bilmiyorum
uzaksın yakınsın
yanar gibisin püfür püfür
ellerin ellerimle akıyor bir yerlere.
ama benim değilsin.
nasıl öpüşürüz ...
işte, diyor günlerden bir gün elagözlüm
yeni bir başlangıçla diyor bitecek ömrümüz
bense demiyorum kimseye bir şey
ne ela ne deniz ne keder ne kara
diyem...
bir türlü
öfke homurtusuna, dırdır esmesine^
yalan yağmasına, ucuz uçmasına
isyan bayrağı çekemiyorum
gökyüzümün.
kalkıp gidemiyorum yanından
ya bu...
tired with all these
even for restful death i can’t cry.*
şişede çalkaladığımız hayat
bir çorba gibi kaynayan ve
bu biraz olsun sonunda hırstan
uta...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok