Öldüğünü biliyorum çünkü artık ağladığını duymuyorum
Acılarının dindiğini hissediyorum
Ve yeni umutların yeşermediğini görüyorum
Zaten umutları tükeninc...
Zarif bir duvarda saklıyorum izlerini
Günün ilk kuşları o duvardan geçiyor
Günün ilk işçileri
Günün ilk arabaları
İlk sesler oradan duyuluyor
Ateş ilk o...
Tenha bir bataklığa saplanmış,
Okuduğu öyküyü bitiremeden
Kalemini mektuba yöneltmiş bir talebe.
Varsıl ahşap konakta
Pencereden bakan çürük bir çocuk.
...
Ben yetmişlerin gündüzünü
Doksanların gecesini isterim.
Siyah beyaz gökyüzü sanatına
hasret biçtim.
Bu kargaşa, izdiham, ihtiyar çatılar
semayı âmâ eyl...
Sıratın buçuğu, neyleyim
Neyleyim bu çağda acıyı
Çiçekler, ağaçlar değil
Onlar kadar sevebilir mi o denli
Yüreğim semayı
Aşık olabilir miyim güneşe, bah...
Ne fark ettim biliyor musun
Kağıt uçak olmak da var
Sahil taşrasında yürümek de
Asıl mesele, gülmekte
Mesela oyuncakçıdan
Teneke araba seçerken
Mesela ...
Zarif bir sırça testiden kopan
Sevgine muhtacım
Suyu harcamadan taşıyan
Harcamadan gelen,
Harcamadığım sevgine
Kulağıma mırıldayan
Kuş hengâmeleri
Bir serçe bir kumru
Asır olmuş dallar omuzları bükülmüş
Ceviz ağacının, omuzlarında serçe
Göz kırparak nağme söylüyo...
Gözlerimin üstüne birileri yerleşmiş
kaldırmak için kabza mı gerek
Kalın kitaplar arasında
Ölüler
kadavralar
Ceset torbalarındalar.
Kalem kalınlıkta to...
bu saatler
kuşların gözlerini insana diktiği
insanın aylak olduğu veya çoğu yerde olmayışı
güneşin kimseyi ürkütmeden
yavaşça yükselişi
bu saatler
gözl...
Korkar oldum,
Soğuktan, sokaklardan.
Geceleri tahta pencerelerin darpından
Rüzgârın tahta ocakları sallamasından.
Bir göz dört engel
Hayli beni işitiyor...
Günyüzü göster hekim.
Yok mudur çare, on paralık
Yalnız tarih kokuyor
Çiçeklerim, güneşim.
Oda içinde odacık
Dört duvar, bir dünya
Tek katlı saray.
Sı...
Ağaçlar, sarı yapraklar gölgesinde
ayırmadığı yeni çocuklar,
Nice hadiseler...
Bir ağaç,
Kaç yıl yaşar?
Ne görür, görür de anlatamaz
Ne işitir, işitir ...
İhtiyar kollarında yük
Omuzları bükülmüş kızıl gülden.
Sarayın gözünde gül pembe yorganım
Pürnur kanlı yorgan, asırlık saray.
Yüzüm mirât,
Yüzümde yüz b...
Gönül şelalesi çatışıyor
Silahlar konuşmuş
kelimeler kifayetsiz, nöbette.
Soframda yer var.
Analar, çocuklar ve adam.
Işıklar sönmüş, karanlık,
Yıldızl...
İskemleye oturup
Ceviz ağacına bakıyorum
Ağaçlara...
Bacakları kireçlenmiş
Karıncasız ağaç olur mu?
Bodur da değil
Gökdelen şehrine benziyor,
Yaprakla...
Tırnaklarım yırtar yüzümü
Aynaya bakmaya cesaret ettiğimde
Korkunç bakışlar, korkunç gülümseme
Ben neredeyim?
Ben miyim ki bu yansıma?
Beyaz yüzlü kalbi...
Gök mavi, bulutlar şemsiyem
Renk renk mermiler, siper almış.
Ağaçlar mevzi.
Talebe miyim yoksa asker? Ümmi
Kimi masum, kimi yaralı.
Muallim miyim? Belki...
Çınar ağacı
Büyük görkemli
Gölgesinde ne sırlar saklı
Dallarında ne dilekler tutuklu
Yaprakları kim bilir kaç kitaba tutsak
Kökleri sapasağlam bağlı top...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok