Bir yanımda sen vardın, bir diğer yanımda kopan fırtınalar
Parmak uçlarımda eriştim göğe, tozlu, eski püskü
Senle ben gibiydi uçan kuşlar, tanışık
Senle...
Geceler kısa
Gece dünden de kısa
Ellerini tuttuğumdan bu yana...
Pamuğa sardım ondan
Gece bir sihir
Sersem ve uykulu bir insan
Doymak için çok masum
S...
l.
Tutamadığım ellerinden öpüyorum
ne yabancı gelir ellerin
dudaklarıma yakışmaz olmuş
sakallarım batar olmuş yanaklarına
özür dilerim ahbap!
arayı epe...
Tutsak bir Yezid gibi güneşe hasret,
Saksıda doğan karanfil çiçeğim.
Bilmiyor, güneş içerisinde,
Bilmiyor, zevahiri fayda etmez.
Yana yana pişmeye hasret...
l.
Geç olmuşken yelkovan,
Derinliğine kulaç attığım şu gece
Bir hançer misali sırtıma saplanan.
Gecenin saat kaçı?
Üşüyorum, başım duman.
Utancından bo...
Bir mesaiye daha kalıyorum.
Bu ne bir ekmek kavgası ne de bir alın teri.
Kepazeyim ben ve bu da gece mektebi.
Vahşiler derdik gençken kendimize.
Vahşi...
Hep oluyor ya bu böyle, hep oluyor.
Sabah geceyi, duman ateşi izliyor.
Bense tüm bu anı bölen, yarım bir adam sesi.
Senin şimdi yarım bıraktığın yerde,
B...
Bu sevmeden iyi bir roman çıkar mı tanrım?
Ya da ellerime ödüller dökecek bir öykü?
Yaşanmış, yaşanacak her şeye “mış” gibi bakıyorum.
Olmuş gibi, bitmiş ...
Beni masum bir yere götür
İnsanların manipülasyonunun olmadığı
Anlamsız gürültülerden uzak
Çıkarsız sakin bir yere
Bir ağacın dibinde oturalım mesela
K...
Yalnızım dersin. Derler ki, sen yalnızlık bilmezsin.... İnanmazlar sana. Çünkü korkarlar, kendi yalnızlıklarından büyük yalnızlık yok sanırlar. Kim yalnız öy...
Karmakarışık ruhum beynim
Beynimde bir fırtına
Ruhumda bir girdap
Bu karmaşada nasıl?
Zor çok zor!
Anlamazsın anlatsam
Anladım dersin yalandan!
Vi...
Ne istiyorum biliyor musun?
Şu hiç sönmeyen ateşin sönmesini,
Dönsün şu devran!
İstiyorum şu devranın dönmesini!
Konuşmak istiyorum,
Konuşabilmek, anlay...
Cehennemin kapı deliğinden seyrediyorum seni!
Seni ve senden yana ne varsa,
Şu derimi kavuran ateşin içinden seyrediyorum.
Cennetten kim seyreder cehennem...
Kavak yelleri esiyor göğsümde
Tarlanın ortasındaki kurumuş ağacım
Toprağım havalanmamış henüz
Ceset çiçekleri çapalanır ruhuma
Hayatın rutubeti sinmiş üz...
Gözlerinin kapısındayım beni sokakta bırakmışsın,
Dergâhın önündeyim beni ecnebi kılmışsın,
Çölünün kıyısındayım beni susuz koymuşsun,
Kalbinin yamacın...
Bugün gidersin arkana bakmadan
Boşversene belki gelirsin yarına
Bağırır çağırır kırar dökersin dakikasında
Pişman olur gelirsin saniyesinde
Sözlerin bıça...
Tam anlamıyla bir yeraltı filmi. Dönersen Islık Çal", "Gece, Melek ve Bizim Çocuklar" gibi Beyoğlu filmlerini seviyorsanız bu film hoşunuza gidecek.
pişmanlıklarla gezinen onca ruhun bağırması,
bir sofranın diğer ucuna geçebilir mi haykırışı?
yukarılarda gelen sorulara cevapları,
elimden tutuyorum, sur...
soğuk...
esiyor şimdi pencereden giren geçmişin izleri,
sıcaklığını kavuran soğuğuyla ellerinden tutan,
yaşamanın silikleştiği dönemleri...
ruh,
soğumuş...
geceleri aydınlatan ışıkların kış saatleri,
rüyalarda kıvranıp durduğun kabusların rüzgarında boğulmuş,
uzun cümlelerine eklediğin satırların getirdiği yal...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok