Tıka basa dolu, havasız bir minibüste yolculuk halindeyim. Birkaç tanıdık simaya denk geldim, gülümsedim, hatırlarını sordum ve onlar da bana sorduğunda iyiy...
Bir rivayet odur ki daha çocuklu yaşlarında bir gün parlaklığı göz yakan bir taş bulmuş Habille Kabil. El değmemiş bir ırmağın uçurumunda ayaklarını sallandı...
“Beyler, burada kavga edemezsiniz! Burası savaş odası.”
Film bittiğinde yaptığım ilk şey, böyle bir filmi neden daha önce izlememişim diye kendimi sorgulama...
Nefes almayı unutmanın bir yolu var mıdır? İçimi kemiren başka bir soruya bu dehlizde cevap vermek çok zor. Bu melankoli sanata bir sebebiyet sunar. Kanımca...
Hadi gidelim beni yoksul ormanlarına götür. Yoksul çünkü yoksun, sevmeyi beceremediği evlerden kaçtı. Üstünde bir şey yok. Yığınla yalnızlık, tonlarca ağırlı...
Burası kainatta bir yer, burası ışık ormanı, evrene sorduğum ilk soruya evrenin ilk cevabı. Ölmeden önce ölmeyi dilemiştim, rüya içinde rüyaya uyandım. Huzur...
yelkovan bana yalnızlık hakkında şeyler bahsediyor
kıracağım onu
kıracağım da
bu sefer sessizlik konuşacak aynı mavalları
hani bir filmi henüz bitirirsin...
Ninem burun estetiği yapmıştı, bantlı suratı, morarmış gözleri ve dudak çizgilerinde bir memnuniyet hali kendince dalgalanıyordu. Kimseye haber vermeden bunu...
Kadın alkışladı. Oyunculuk, müzik, dans, dekor, makyaj ya da ahenk değildi alkışladığı. Sahnede parlayan adama heyecanla bakıyordu. Sahnede bir o yana bir bu...
Duştan yeni çıkmıştı. İçinde müthiş bir heyecan vardı. Bugün onun için özel ama çok özel bir gündü. Sabah en yakın arkadaşlarını aramış, onlardan fikir almış...
Duştan yeni çıkmıştı. İçinde müthiş bir heyecan vardı. Bugün onun için özel ama çok özel bir gündü. Sabah en yakın arkadaşlarını aramış, onlardan fikir almış...
Duştan yeni çıkmıştı. İçinde müthiş bir heyecan vardı. Bugün onun için özel ama çok özel bir gündü. Sabah en yakın arkadaşlarını aramış, onlardan fikir almış...
Duştan yeni çıkmıştı. İçinde müthiş bir heyecan vardı. Bugün onun için özel ama çok özel bir gündü. Sabah en yakın arkadaşlarını aramış, onlardan fikir almış...
Sabahları dünya yansın. Sabahları bazı insanlara göre değil. Sabahları bize göre değil. Dönen şey dünya değil, başka türlüsünü henüz yaşamadığımız bir mecbur...
Her yerde gürültü, dolu camlar ve yansımalar; kaçamıyorsun, nefes alınacak yerleri kapmışlar, yalnız başına kahveni içemeyecek kadar içindesin. Artık sende o...
Ahmet Erhan'ın Cavit Kürnek'e yazdığı mektuplardan kesitler...
Mart 1969
– ben başkası için önemli bir insan olabilir miyim diyorum, ve artık başkası benim...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok