Kocaman dağlar sıra sıra dizilmiş, bulutlar parlıyor. Güneş utangaç, gölgelerin efendisi. Karlı etekler, don tutmuş yer, kaygan ruh. Çalı çırpı otlar sakinli...
Ebatları mevsimin, her kuytu kutuya yazılıyor damgalı damgasız. İstif istif resim, istif istif zaman. Mayası ekşi, yaşlı, adı var. Adı bahçe gibi, bahçe deği...
Oğuz sigarasından son fit çekti. Yerde bulmuştu, buruş buruş, ciğerlerine dolan korkusuna bir duman. İnce parmaklarından fırladı, çamurlu ayakkabısının altın...
Bazı şeyler yuvalanıp pörsüyor sessizce. Çocuk böyle düşündü. Hava kararmış, gökyüzünde solan bulutlar öfkeli, dünyanın üstünden geçip giden tren.
Ağaç ev ...
Sen uyurken fark ettim zamanın akmadığını...
Sen uyurken anladım bir cırcır böceğinin neden yorulmaksızın bağırdığını..
Geceyi anlamlandıran bir şiir dizes...
Edip Cansever’e
Seninle ortak yönümüz:
“Bir cam vazoya tırnağımızla çınlatmak”
Ayrıldığımız yönümüzse:
Ben Adana'da pide yedim.
oysa sen yemedin. O yüzd...
Annesi olmayanın doğum günü kutlanmıyor buralarda
Tıpkı annesi olmayanın babası olmadığı gibi
Bu sözü ne zaman duysam canım sıkılıyor
Bir sokak kedisi olu...
Onu kazığa bağlamışlardı. Etrafını saran güruh bağırıp çağırıyor, batmaya yakın güneşin altın rengi altında öfkeyle haykırıyorlardı. Köy ahalisinin ellerinde...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok