hep ölmekten bahsetti
bir duvar dibinde
fark edilmemiş cinayetlerden
küflü yalnızlıklardan
sıcaktı
kenar mahalle
ismimi üfledi
sanki ses teline
minik...
hepiniz ölüsünüz
yaşayan aksak
ama solgun benizli ama biraz siyah
hem hizmetkâr sevdalı
hem düşkün müştak
hem kendini beğenmiş dolgun piraye
kanıksanmı...
Var ki yaşamadı geçen yılları
İnce bir tül gibi savruldu ömür
Hayal ile hakikat arasında bir yerde
Kavuşmak acıysa ayrılık ne olur
Hep gözyaşı, sükut dol...
Zehirli sarmaşıklar
İptidai düşler
Bilindik ölümler
Bu mudur aşka biçilen libas
Harabe camide tahta merdiven
Şehirlerde aplik aşk köşeleri
Kalbim tahdi...
Unutmak çok tuhaf
Geldi ve gitmedi
Gece ansızın avluda
Aklını yitirmiş
bir posta güvercini
Tüylerinden iki devlet
Gözlerinden iki vahşet
Bıraktı eller...
en çok da ölüm üzer insanı
yanı başında
mahrem mestur nihan
Davudi bir inleyiş
içli bir veda
ansızın ortada bırakıp gider
yağmursuz ışıksız uğursuz
bi...
geldiğim yerde gördüğüm yetmedi
bu kadar mı yer yeşili gök mavisi dedim
bu kadar mı doyasıya yaşamak idraki
insanın kancığı, puştu, delisi
üst üste binal...
alıp götürüyor
bırakmıyor bir daha
tüm uğraşlar nafile
biçare insan denen
siyah beyaz mazimiz
ne çabuk tükeniyor
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok