Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
rastlansan ne hoş
kalabalıkları es geç de
tenhada bir biz kalsak bile
tevafuk edilmez artık yüzüne.
aramakla bulunsan da, hoş
aramak ne lüzumsuz bir çab...
Uzakların yakın,
Seslerin tanıdık.
Tanışmış mıydık önceden?
Simanda benzer bir yaşanmışlık,
Ellerinde aynı kabullenmiş ifade...
Görmüşüm seni daha önce,...
Yapıştı tenine yaşam dürtüsü
O ruhları yerinden etmek
Gider mi sandın zarafet örtüsü
Dağlarla, taşlarla, kuşlarla gülmek
Dünya büyüktür benden, her yaşın acemisiyim. Küçücüktür dünya ben her yaşın acemisiyim. İnsanın elinde, sahip olduğu yegâne şey yaşamdır. İçine doğduğum aile...
Ekim başı,
Adımların ardımda,
Dört sonbahar daha var takibi ardında.
Göl kenarında bir bank,
Kurumuş yaprakları çıtırdatan bir dans,
Bu kez ıskalamamış ...
Beyazlar kapladı üstünü
Puslu oldu her yer bir anda
Ama altında Dünya kostümü
Durur mu ki hiç o canda
tanrının göğü mavi
alaca güneş doğusunda,
radyosu eskicene,
kuralları cızırtılı,
babamın kuralları siyah,
tek beyazı gençliğinden,
yamalı entarisi anam...
Genç adam, evliliğinin yedinci yılında hâlâ Hatice’ye aşık, çocuklarına bağlı bir babadır. Kasabadaki kırtasiye dükkanı küçük ama huzurlu bir yaşam sunmuştur...
Artık baktığım yerde değilsin.
Simân ayırt edilmiyor diğer mahlukatlardan.
Kelimelerim anlamsız,
Sözlerim sirâyet etmiyor gönlüne.
Aynaya bak, sevgili;
...
çocukluğum yoğun bakım
elleri bağlı
ve bir otelde
sadece yoldayım günlük
üzülsem
sana faydası yok
ağlasam
bana faydası yok
gözlerim kuru
verimsiz to...
Anlam yüklemek lazım bazen
Dağa, taşa, belki bir kuşa
Sormak lazım onlara, neden?
Dönüştün bir anda yaza, kışa
Komşusu, ağabeyi bildiği Remzi Efendi'nin selâsını verirken ağlayacak olmuştu Yasin Hoca. Hatta Hûseyni makamında okuduğu selânın son kısmında dalgınlığa kap...
Hayatı, işleyeceğiz ellerimizle ilmek ilmek.
İlmek ilmek öğreneceğiz yaşamayı ve sevmeyi.
Madem ki çıkamıyoruz bu zindandan,
madem ki içmişiz bir yudum bu...
yüzünün üzülmeye çalışmış yerlerinden bahsediliyor
güya gövdenin ve sesinin başına su gelmiş,
inanmazdım
herkesle hançersin de kendinle adın çıkmış sanki,...
Freud, masanın başında oturmuş, genç adamı izliyordu. Elinde tuttuğu eski bir defteri inceliyor, bir yandan da kaşlarını çatarak anlamlı bir ifade takınıyord...
Aileme, alnıma, göğsüme, bacaklarıma ve kalçalarıma bulaşmış siyah bir lekeyim ben.
Kara bir leke.
Ne kadar yıkansam da temizlenemiyorum artık, içim çürüyo...
Ve uzun uzadıya
tatminkar serzeniş mertebesi
şaşılacak terfide
halis dudaklarla biraz sesi yükselerek
ayrılmak istediğini
kalın bir ses tonuyla dile get...
Modernist sanat ve edebiyat, bireyin hem kendi iç dünyasına yönelip toplumsal gerçeklikten kopmasını hem de bu kopuşun yarattığı parçalanmışlık duygusunu işl...
Nedir düşünemediğim ve belki de bir ihtimalde düşünseydim dediğim
Yaşam mı sürüklüyor yoksa
birlikte mi yol alıyoruz onunla
Nasıl olabilir benden yana aş...
Tam bilmiyorum neredeyim,
Endişem tenimde
Tir tir titriyorum ceketimin içinde
Bi denizi görüyorum bi karanlık
Sarı ışıklar vapur düdüğü
Bir kara duman ...
İrili ufaklı atıyoruz taşları.
Her değen incitmiyor
ama hiçbiri de ıskalamıyor.
Ben vardım sandıkça yol uzuyor.
İri yarı bir silahtan
hayalin ateşleni...
Aynada bir adam, kendine bakıyor,
Gözleri bir yabancı gibi, derin ve yorgun.
Saçında beliren o ilk beyaz,
Zamanın sessiz izini taşır başında.
Ama o ad...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok