Özgürlük var özgürlük dedi elindeki kalemi masaya bıraktığında. “Yazıyorum ve kendimi her zaman hürriyetin doruklarında hissedeceğim”
“Batman’ın orta yerinde, Zap suyunun uğultulu sesinde, Cizre’nin yansıyan ay ışığında seveceğim seni ve bundan vazgeçmeyeceğim.”
Gülizar ellerini Adem’in yazmış olduğu sözlerine güvenerek tuttu.
İlk kez yüz yüze bu denli yakın bakıyorlardı. Çaresiz, savrulup giden hayatlarına dur diyebilmenin hayallerini kurdular.
Adem, derin bir nefes aldıktan sonra yazmaya devam etti.
“Seni seviyorum ve Doğu’da anlatılan masalların hepsine tanık oluyorum. İçimde akmakta olan sele dur diyemiyorum. Hürriyet mi? Kalem ve sen hariç hiçbir şeyde bulamıyorum.”
Gülizar son cümlesine kızdı Adem’in. Eline vurdu. “Öyle yazı yazılmaz.” dedi. “Nasıl yazılır?” diye sordu Adem. “Günah,” dedi Gülizar. “Allah istemezse kavuşamayız.”
Adem’in titremesine sebep oldu bu cümle. Yazdıklarını karalamaya başladı. “Senden başkası okumadı ya buna şükür, Allah affetsin.” dedi.
“Bazen edebiyat insanı günaha sürükler.” diye ekledi.
Aradan zaman geçti…
Gülizar yazmasının oyalarıyla oynuyordu. Aklından geçenleri kalbinin mahkûmiyetiyle konuşacaktı.
“Belki de.” dedi.
Adem dikkatle dinlemeye başladı.
“Ayrılmalıyız Adem.”
Yüzleri düştü.
“Günaha girmektense birbirimize kavuşmayalım.”
Gülizar yazmasını düzeltti. Adem masanın üzerinde duran kalemle oynamaya koyuldu. Sessizce ayrıldılar…
Yanılsamalar dolu, bir dargın bir barışık, coğrafyanın bütün güzelliklerine yenilen bir ayrılıktı bu.