14 yaşımla tanıştım bugün.
Ergenliğim, masumiyetim, hırçınlığım...
Karakterimin altına gizlediğim sevgi açlığım.
Olgun gözükmeye çalışan patavatsız bir kız çocuğu...
Ah canım benim. Şimdi buradan bakınca nasıl kucaklanılası yanların var.
Ne kadar çok "aşk" demişsin durmadan.
Ne kadar çok açmışsın kalbini yeni yetme oğlanlara.
Orada bile sevgi aramışsın.
Ama yine de kendini kollamışsın.
Gurur duydum kız seninle!
Sen beni bugüne getirene kadar doğru taşları bulmayı ne kadar çok önemsemişsin.
Doğru adamı bulmayı da...
O çok olmamış belki ama beni korumuşsun yine de.
Kimsenin bizi kullanmasına izin vermemişiz.
Ama yine de korkmadan kalbimizi açmayı da bilmişiz.
Hep cesurca derin sularda yüzmüşüz.
Kızım, gerek yok oralara gitmene. Şimdi kıyılara çekmişim bi sandalye, uzatmışım ayaklarımı dalgalara, amaaan diyorum şimdi değecek mi ıslanmaya? Böyle de keyifli be :)
Bazen çokça sevilmişim. İçinden taşarcasına hem de.
Görememişim sanki onları.
Belki de dikkat kesilmemişim.
Belki yanlış yerlerde aramışım.
Ama şimdi bakınca daha iyi gördüm.
Küçük bir kızmışım, kalbim çokça kırılmış ama çok da sarılmış.
Bir ikizim varmış, yolu şaşırmışım, şimdi yine bulmuşum, meğer hiç kaybetmemişim.
Hayat ne garip!
Hiç bırakamam dediklerim geride kalmış.
Adını bile hatırlamadığım samimiyetlerim varmış.
Ama yine de güzelmiş.
İyi ki yaşamışım.
İlk yazmaya başladığım yıllarmış.
Ben ne yetenekli kızmışım!