İki kere iki her zaman dört eder değil mi?
Peki, iki kere ikinin dört ettiğine dair bütün belgeleri ortadan kaldırsak, iki kere iki dört mü eder?
Hayır, bence iki kere iki beş edebilir. Ya da üç. Ben ne düşünürsem o mutlak cevabı yıkarak yerine istediğimi koyabilirim.
HAYIR! YANLIŞ! İki kere iki dört etmek zorundadır! Herkes... herkes bilir bunu.
Öyleyse, hepimiz iki kere iki beş eder dersek artık iki kere iki beş etmez mi?
Yanlış, değil mi? Düpedüz saçmalık bu! İnsanlar buna kanmamalı, iki kere iki her zaman dört etmeli.
Nasıl kanıtlayacaksınız bunu insanlara, elinizde hiçbir belge yok. Bir tek belleğiniz var, o da pek tabii değiştirilebilir.
Kanıtlayamayacaksınız.
Artık kimse iki kere ikinin dört ettiğine inanmıyor. Parti, iki kere iki beş eder diyorsa beş ediyordur, “Yanlış!” diyemezsiniz. Yanlış diye bir şey kalmadı çünkü. Sadece Parti konuşabilir, söyledikleriyse her zaman doğrudur.
Ama hayatınıza böyle nasıl devam edebileceksiniz ki? Bunu düşünmeye başladınız. Eh artık üstüne düşünmenize gerek kalmadı. Çünkü ölüm fermanınızı imzaladınız bile, düşünerek.
Her yerdeler, Büyük Birader’in gözü üstünüzde, sizi izliyor, her an rol yapmak zorundasınız. Yoksa-
Yoksa ne? Ölür müyüz?
Eh, bu da yaşam mı? Onlara karşı çıkarak ölmek daha iyidir belki.
101 numaralı odaya gelmeden önce böyle düşünürsünüz.
Sonra bir daha... düşünemezsiniz.