eskiden bana ait bir şeyler bulabilirdim bu evde, her ne kadar kendimi ait hissetmesem de. fakat bu gelişim de böyle olmadı, bana ait en ufak bir şey kalmamış gibiydi. sanki o koltukta oturmamışım, o tezgahta yemek yapmamışım, o kumandaya elimi sürmemişim, o pencereden hiç bakmamışım gibi... en sevdiğim ama benimle zerre ilgisi olmayan çerçeve kırılmış, onu öyle görünce içimden bir şeyler koptu sanki, kitaplarım yine tozlu, odam yine dağınık, yatağım yine soğuk, babam yine var ama yok, annem yalnız, yüreğim ıstırap dolu... küçükken -hiçbir şeyin farkında değilken- bu ev benim evimdi, her bir yerinde parmak izim vardı, yüreğim huzurluydu, annem gülüyordu. büyümek hiçbir insana bu kadar kötü hissettirmemeli. insanları tanımak, evleri tanımak bu kadar acı olmamalı. bu buruk, bu esrik hallerimi kimsenin görmemesi icap ediyor yine. bu zehir uykularımı kimsenin hissetmemesi bilmemesi gerek. ve sonra ben bu şehirden gitmeliyim. bu ıstıraptan kurtulmak için gitmeliyim. annemi tanırsam geri gelirim. ama şimdi gitmeliyim. iyi geceler günlük.