Karanlık odaların ardında üzüntülü gözler, mutlu gözler kapanmadan duran gölgelerde... Kimisi sevgisini, kimisi de sıhhatine kavuşmasına gün sayar. Kimi de işinin başına geçmek ve geçememek arasındaki noksanlıkla başlarını yastığa koyarlar. Kimi de uykusuzluktan, yorgunluktan, acizlikten bunalıp usanır... Kimi yar sevdasıyla, kimisi de memleket sevdasıyla içi kabarmış bulur kendini. Bazıları da birkaç duygudan noksan halde bulur, öyle devam eder hayatın tekdüzeliğine... Hastane duvarı mı, mahpus duvarı mı diye ayıran insanlar; kimi de sokağın soğukluğuyla avare, aylak gibi usanmadan öylece yaşamaya devam eder. Kimisi ilim, kitap peşinde dolaşır; kimi de edepsizlikten usanmadan dolaşıp durur. Kimi ezilmekten usanır; kimi de ezmekten, yıkmaktan hoşlanır. Kimi de dalkavukluktan yaşamını bayram ettiğini aptal gibi inanır, kimi de faziletliyle yaşamından mutlu olur. Hayatın tutkusunu anlayan, bir de ne yapacağını bilmeksizin sürünüp gittikçe hayata lanet okuyan kimileri var.