Bugün bir düğümün içinde gibi hissediyorum. Öfkem ve kinim istemsizce azalıyor. Gerçekten sevdiğimden midir bilmiyorum. Sebebini bilmiyorum. Sanki bir sis perdesi iniyor içimde ama arada bu perdeyi aralayan keskin bir rüzgar çıkıyor. Yazdığım şiirlere dönüp baktığımda, bir an için pişmanlık duyuyorum. Çok kısa bir an. Sonra zihnimde onun yaptıkları beliriyor. Hak etmişti diyorum. Hatta daha fazlasını ama olmuyor. Yüreğim izin vermiyor, kıyamıyorum ona.

Bazen kendime soruyorum, belki bir ihtimal olabilirdik, bir şansımız var mıydı? Ama hemen ardından gerçekler vuruyor yüzüme, iyi ki olmamış diyorum. O ihtimalin ağırlığı bile yoruyor beni. Beynim darmaduman. Günlerim de öyle. Babasıyla tehdit edilen bir kızın, hiçbir suçum yokken beni nasıl suçlu gibi karşısına aldığını düşünüyorum. Onun tehditleri, söylemleri... Hala kulağımda yankılanıyor.

Bazen ona hak verdiğim anlar oluyor. Yaşadıkları kolay şeyler değildi, kabul. Belki de ne yaptığını bilmiyor diyorum içimden ama sonra... bana acımadan verdiği o kararlar, aldığı tavırlar geliyor aklıma. İşte o zaman, ''Keşke daha beterlerini yaşasa,'' diye düşünüyorum. Umarım yaşar, desem yalan oluyor. İnşallah asla yaşamaz ama bana yaşattıklarının pişmanlığı bir gün boğazına düğüm gibi dolanır, elleri yazı yazamaz, gözleri göremez, ayakları yürüyemez. Komik, bu kadar bencil bir insanın pişman olmasını düşünmem. Şu an bile öfkeliyim, sinirliyim. Belki az sonra söylediklerime yine ben pişman olacağım. Sevginin gerçekleri, sevmeyen sevmeyen bilemez. Biliyorum ki adalet bir şekilde yerini bulacak. Onun cezasını ben veremem, veren de ben olmayacağım. Ben sadece uzakta izleyici olacağım.

Ve belki o zaman bu karışıklık biraz olsun diner içimde. Belki