Farkına vardığın her çıkar,

Sevgiyle başlamıştır.

Düşünmeden,

Kurcalamadan yaşamanın yollarına bakmalıdır.

Kurcaladağın her sevgi,

Olası bir ihanetin,

Komplo teorilerine boğar seni.

Altını eşelediğin her davranış,

Bir başka hançerin ucunu çıkartır gün yüzüne.

Artık kemiklerini gömemeyecek kadar yaşlı bir köpek gibisin,

Bütün vadettiklerin insanlara,

Öylece açıkta dursun istersin.

Bir sokak arası antikacısı gibi,

Her yere dağılmıştır nimetlerin.

İşe yaramazların içinden çıkarıp bulsunlar istersin.

Sen de tekrardan görünce çoktandır sende bulunan cevheri,

Tekrardan sevinebil...


Peki ya alışılmışlıklar....

Her hatıran için bir bir sövdürenlerle geçmişe dönünce,

Hatıralarının düzüştüğü o keskin pis kokularla taşan ininden geçip giderken,

Bağıra çağıra söversin.

Yenilerin kıymetinin kalmadığı o çizgiyi geçmenin ağırlığı,

Eskilerin çürümüş imgelerini ezerken,

Sen,

Hiçbir umudun sana yaramayacağı yanılgısının kafana geçirilmiş poşet gibi boğduğunu hissedersin seni.

Bir ışık dilersin.

Sanki bir ışık seni kurtaracakmış gibi.

Gözlerinin o ışığı yakalayacak feri kalmamıştır,

Uykun gelirken vazgeçersin.

Seni saran hüznün en alışılmadık derinliklerinde,

Bir vurgun yemişcesine,

sanki bilinmez karanlıklarda boşlukta süzülürcesine,

Fakir ülkelerin pis kokan sokaklarında yürürmüşcesine,

En şımarık halkların aşağılamarına boğulup,

Ötelenmiş bir mülteci gibi,

Issız yollarda,

Nereye varacağını bilmezcesine,

En adi insan olmuş,

Kaç para eder ki varlığım dercesine.

Bunalım....

Bunalımlar...

Düşünce...

Düşünceler...

Ardı arkası kesilmez simsar hayalperestler.

Faşist işverenler,

Anarşist gençler,

Bozguna uğramışcasına yaşlanmış karikatüristler,

Seni tarif eder bir şekiller kümesi anlatır ve çizerler.

Sen bütün geçmişini yargılarken,

Seni idam sehpasında görmek isterler.

Sen geçmişini asmak isterken,

Senin ipini hazırlayan ailene dönerken,

En mutlu görünenlerin,

Hep arkanda hissetiklerin,

Belki de üzülmesin diye yaşamak istediğin anlar,

Bütün bir hiç uğruna düğüm olmuş seni bekler.

Üzülmemek lazım,

Çıkart geçmişini idam sehpasına,

Giyidir kıyafetlerini ona,

Vur tekmeyi sehpaya.

Pes etme asla!



En büyük başarın,

Yaşıyor olmak hala.

Sarıl buna sıkı sıkıya.