Vururken gecenin keskin baltası

Sürgün yedim hayatın tam ortasına.

Ne acı ne de huzur sahip çıktı derken anladım; benmişim meğer ikisi de.


Tekinsiz sualler soruyordum baş ucumdaki kara kaplı kitaba.

Hangi söz öbeginde hangi sazda titreşirdi yürek notalarım,

Rahmeti sorgulanırmıydı doğanın.


Şu gökyüzünün kızıllığından,

Esen rüzgarın hışırtısından,

Dalda duran kirazdan

Gün gelir hesap sorulurmuş bir söz ile bakıştan.

Tersine akar ığıl ığıl acı bir nehir,

Doğduğum evin kaderinde tatlı bir zehir,

Ben sondan başa doğru gün almaya başlamış bir gençtim.


Üstüme üstüme yağıyor doğumumdan arta kalanlarım.

Caddelerde, sokaklar da yargılansın anlatamadıklarım.

Zamanın kendisidir sustukça büyüyen haykırdığım.

Dinle beni;

yokluğun kapısını aralıyorum, boşuna değil kabrimin üstünde açanlarım.