İpeğin ölümünden tam iki gün geçmişti ve ben hala kabullenmiyorum ve kabul etmeyeceğim ipeğin yanından kalktım bizimkilerin yanına gittim herkes uyuyordu ve ani bir sesle: "Yeteeeeeeeeeeeeeeeeeer! Kalkın, buradan çıkış yolu arayın. Ve sen Helin, benimle gelip ipeği kurtaracaksın."


Helin'in kolundan tutup çekiştirerek oraya götürüyordum ki Hilal, Gönül ve Bulut engel olmaya çalışıyorlardı Hilal elimi çekti Helin'i kenara çekti elini kaldırıp bana sertçe vurdu.

Hilal: "Yapma yeter! Kabullen iki gün geçti. Artık İPEK YOK ÖLDÜ! Onu ve kendini daha fazla yorma tamam bak anlıyoruz seni."


Ben: "Hayır! Hiç biriniz anlamıyorsunuz sevdiğini kaybetmek ne demek? Dünyada yapayalnız kalmak ne demek? Yetim kalmak ne demek olduğunu hiç biriniz bilmiyorsunuz hiç kimse sizi istememek ne demek hor görülmek ya peki seni seviyorum kelimesini ben hayatımda belki de ilk defa duyacaktım onu da duyamadım ben sadece beni seven biri olsun onunla yaşamak onunla ölmek istiyordum biraz sevgi görmek istiyorum çok mu şey istedim bu dünyada.

Ben bunları söyledikten sonra artık kesildi ses ve yerdeki ipeğin ölümüne sebep olan o silahı aldım elime kafama dayadım herkes panik içindeydi ben korkmuyordum çünkü orda ipek beni bekliyordu buna inanıyorum."


Hilal: "Evet ben bunların hepsini biliyorum ve yaşadım herkes bana baktığında çok mutlu olduğumu zannediyorlar hiç ağlamadığımı senin yaptığın ve yaşadığın her şeyi anlıyorum altı yaşında küçük bir kızdım elimde kırmızı dokuz tane balon yanımda uyuyan iki aylık kardeşim önde oturan annem ve arabayı süren babam çiftliğe gidiyorduk siyah bir minibüs önümüzü kesip önce kardeşimi sonra annemi ve bana kaç kurtar kendini prensesim diyen babamı vurdular ben koşarken tam yirmi iki kez duydum o silah sesini beni sakallı siyah elbiseli adam kucağına alıp yetimhaneye bıraktı orada beni sevmediler vurdular sonra amcam ve teyzem beni buldu evet bir yıl geçmişti ama gelmişlerdi beni aldılar ve o ailemi öldüren katilin eline verdiler sonra beni bir odaya kapattılar bir hafta aç ve susuz orda biraz dövülerek kaldım ve en son beni dağa götürdüler kafama kurşun sıktılar sonra beni yeni ailem buldu kurtardı ben bunları yaşadım yetimhanede kendimi ilk gün atlama ipi ile kendimi boğmaya çalışıyordum yeni ailemin yanında bileklerimi kestim öz annemi on dört yaşında buldum beni istemedi kapı dışarı attı üzerime katilsin, hırsızın suçlamaları atıldı üvey babam öldükten sonra üvey annem beni sattı para karşılığı ya geceleri sesiz ağladım diye beni sabaha kadar dövdüler ve ben her şeyi yaşadım seni gerçekten anlıyorum."


Ben elimdeki silahı yere fırlattım Gönül ve Bulut Hilali sakinleştirmeye çalışırken Helin ipeğin yanına gitti ve kurutulabilir dedi kalp masajı yaptı bir saat kırk dakikanın ardından ipek uyandı mermiyi çıkartamadılar ama her şeye rağmen ipek yaşıyordu ipek uyanır uyanmaz "Seni çok seviyorum Deniz "dedi.

Bende o cümleyi sonunda duydum kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı atıyor ve insanların bu cümlede ne hissettiklerini bende hissedebiliyorum

Ve tam üç saat ipek ile beraberdik elini tutmuştum sımsıcak ve çok güzeldi. Bizimkilerin yanına gittik. Gece ve Miraç' a ulaşmaya çalışıyorlar bizimkiler ikisi de yok ve etrafta çığlık sesleri geliyor Hilal yere çökmüş ağlıyor Helin ve Gönül yanında Bulut çıkış yolu aramaya çalışıyor birden sesler kesildi miraç baldır kültür kanlı ve korkak şekilde koşarak geldi ben hemen yanına koştum Hilal koşarak "Gece nerede?" dedi ben "Miraç iyi misin ?Gece nerede? Ne oldu sana böyle?"


Miraç: "İyiyim bizi dövdüler şok verdiler..."

cümlesini bile tamamlayamadan

Hilal: "Gece nerede? Miraç."


Miraç: "Geceyi aldılar."


Hilal: "Ne! Ne saçmalıyorsun sen?"


Der demez Hilal bayıldı herkes onun etrafında toplandı ve ben Miraç'ın yanına gidip onunla konuşmaya çalıştım ama başaramadım o kadar korkmuştu ki kekeliyordu Bulut ani bir sesle heyecanlı ve mutlu başarmış zafer kazanmış sesle: "Bulduuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuum"


Gönül: "Neyi buldun ayrıca hiç yakışıyor mu herkes bu haldeyken mutlu olup bağırman oluyor mu sence?"


Bulut: "Buradan çıkıyoruz dostlarım.

Herkes de ani saçma duygular ama herkes mutlu olmuşlardır diye tahmin ediyorum ve kendimden biliyorum."


Bulut ve Miraç kapıyı kırıp açmaya çalışıyorlardı İpek elimi tutu sıkarak ve sağ elini kalbine götürdü ardından aklımdaki ölüm düşünceleri tekrardan geldi aniden habersizce başka bir şey düşünmemeye başladım o kötü düşünceler aniden zihnimi ele geçirmeye başardı. Bulut ve Miraç kapıyı kırmaya başardılar sarı renkte ışıklar yanıp söndü.


Miraç: "Ölüm geldi hakkınızı helal edin."


Bulut: "Saçmalamayı kes artık Miraç!"


İpek aniden yere yığıldı ona seslendim ama o beni duymadı onu yanağından öptüm kulağına İpek böceğim gitme bırakma beni seni çok seviyorum buradan çıkınca her şey daha da güzel olacak... Daha cümlemi tamamlamamıştım ve Helin ile Bulut yanıma gelip İpek'in nabzına baktılar atmıyordu.


Helin: "Deniz zaten zor ayaktaydı mermi daha da içeri girip Deniz, İpek gerçekten öldü.

Deliye döndüm öldü kelimesini duyunca oradan sonrasını duymadım kulağım tıkandı ve hemen koşarak silahı aldım Helin'e doğru tuttum.


Bulut: "Yapma işte! Başımız dertte o silahı yere indir."


Helin: "Tamam çok kötü bir şey bu dünyanın yıkıldı ama en azından birkaç saat geçireceğim bunu yapmak isteyip yapamayan da var yapma hadi lütfen indir onu belki de mutludur."


Ben: HAYIR SUS! Mutlu değil, sen sebep oldun arkadaşını kurtardığın gibi onu da kurtarsaydın bunların hiçbiri yaşayamayacaktı sen suçlusun ipeği kimse sevmiyordu."

Derken Miraç beni tutmaya çalıştı silahı indirmeye çalışıyorken yere bir kurşun sıktım Miraç bıraktı beni Gönül ile Hilal tutmaya çalışıyordu ve "Eeeeeeeeeh!" Diye bağırdım ve namlunun ucunu Helin'e doğru doğrulttum elim tetikte herkes yapma dur diyor ve panik içinde Miraç yerde hala, Helin ağlıyor ve artık dayanamayıp o tetiğin ucuna bastım ani bir çığlık sesi etrafta yankılandı sıkarken Bulut, Helin'i kenara çekip önüne atladı. Kurşun Bulut'un tam kalbinin ortasına geldi...

Biliyorum ki herkes bir gün Deniz'i anlayacak, evet haksız ama bir sebebi var. Sevgi göstermek için ya da birine sevdiğini söylemek için hep en güzel, hep son anları bekliyoruz... Her şeyin bir sonu var buradan kurtulmamızın da ama ölümün bir son anı yok. O ansızın gelecek, yüreğimize inen pişmanlık hiç bir şeye fayda etmeyecek... Artık her şey karanlıktı gereken tek şey sadece bir mucize...