distopyamda sabahlara kadar sevişirken

perdelerin kıvrımlarından izlenir,

büyük biraderin gözlerine bakarak günah işlemenin hazzıyyla

birbirimize gülümserdik.

çekeceğim işkencenin korkunç ıstırabı midemi gıdıklarken

sen beni hiç görmezdin

öylece gülümser, camdaki yansımanı göğüs kabartarak izlerdin.


çektiğimiz acılar yürüdüğümüz yola patika döşerken

sen ürkek bir kız çocuğu gibi

ama annem gibi cesur

ama tüm kadınlar gibi dik

koşarak bana gelirdin.

biz seninle sevişirdik

sen beni görmezdin

ben seni izlerdim

aynalar, göğüs kabartışın, gözlerin, beni hiç görmeyişin...


saat on ikiyi vurduğunda

guguklu saat tüm sinsiliğiyle bizi ayırırken

çocuklar ağlarken ana kucağında

huysuz ayşe teyze çamaşır iplerine dolanan çarşafları toplarken

sen gözlerime bakmadan öylece giderdin

biz seninle sevişirdik, sen beni görmezdin, ben seni düşlerdim...