Bugün sen gideli aylar oluyor, söyleyebileceğim çok bir şey yok gibi geliyor çoğu zaman ama içimdeki bu şeyi tarif etmek için ihtiyacım olan kelimeler bende tam olarak mevcut değil. Sanırım yaşamaya çalışıyorum. Sen gittikten yirmi dört gün sonra nefret ettiğim bu sokaklara geldim, her fırsatta sessiz bir yer keşfedip orada bir şeyler okumaya çalışıyorum, birçok farklı fikir hücum ediyor seninle ilgili beynime.

Beni seviyor muydu, sevseydi gider miydi, sadece bir süreliğine kullanmış mıydı beni, mecbur mu kalmıştı gitmeye, hayallerini gerçekleştirmek için mi gitmişti, yoksa dayanamıyor muydu bana? Bu ve bunun benzeri şeyler dolaşıp duruyor kafamın içinde. Her an cevapsız şekilde kendine yer edinen bu sualler her geçen zamanla birlikte biraz daha çürütüyor beni. Ben ne kadar kendimi değiştirip geliştirmeye çalışsam da bu sorular hep bir ayağımı çukurda tutmama sebep. Neler yaptığını bilmiyorum, nasıl olduğunu… Seni yolda görsem sanırım tek sorum sağlığın yerinde mi olurdu. Ayakların hala ağrıyordur, yemek yemiyorsundur, bilmiyorum. Önceden buraya bir şeyler karaladığımda okuduğunu hayal edip bir nebze de olsa umut dolardım, bir gün derdim bunları gülerek hatırlayacağız diye, artık olmuyor. Sanırım son yazılarım bunlar, okursan bu karalamaları kedine dikkat et, dünyanın seni kabul etmediğini düşündüğün anlarda senin değil, dünyanın sana ayak uydurması gerektiğini hatırla.

Sevgilerle… Sağlıcakla kal...