Bir çiçek yetiştirme arzusu mu hayat

Bir sevgiyi büyütme, bir sevinci abartma

Ya da bir kibri saklama, bir acıyı kalbinin imbiğiden süzmek mi

Hamaratça süzülmek mi günlerin getirdiklerinden

Ama maharet de doğuştan geliyorsa

Eksikse ellerinde gözlerinde bir şeyler

Ya duymuyorsa kulakların ipuçlarını

Nasıl büyüteceksin saksında yaşamayı

Yeşil soda şişelerine sığınıyorum günde üç öğün

Doğmak hazımsızlık yapmış bende

Kara, kuru, tüylü bir şeymişim zaten annemin dediğine göre

Bazen çamurdan tencereler tavalar

Bazen erik fidanı bazen ceviz içi olmuşum.

Kendini çocuk hissetmeyen bir çocuk nasıl olursa öyle olmuşum

Hep yalnız, hep çoşku yoksunu, hep başka


Kafandan geçip geçip gidenler mi hayat

Gerçeklerin hayaller kadar iyi olmadığı gerçeği mi

Herkesin mevsimi ayrı, meyveler gibi evet

Benimki kıştan ilkbahara geçerken ne giyileceği bilinemeyen o garip evre,

Hep kışa geri dönmeyi bekleyen.


Ve herkes özünde sabahları ilk gözünü açtığında hissettiğidir

Ben öfkeyim işte, öylece saf ve nedeni belirsiz


Enerjiyi maddeye, maddeyi enerjiye dönüştüren evrenin yasalarının

Senin de bir gün farkına varmasını beklemek mi hayat?

Öfkemi hangi tarifle yoğurup hangi şekle sokacağımı,

Sonra da dönüştüğüm şeyi nasıl kabartıp abartacağımı

Bilmiyorum çünkü ben.


Bulunmak istediğin için doğarak kaybolmak mı yoksa hayat?