Dünyanın en zor işlerinden biridir Abdullah'ı sevmek

Bir ip cambazı gibi...

Bir madenci gibi...

Hırpalar ve atar bir köşeye sinirlenince sizi

Yemek seçer

Kendini bir şey zanneder

Herkesi küçümser

Küfür eder


Bir taş kadar inadı sert

Ve bir böcek kadar zehirlidir aşkı

Deli gibi seversiniz Abdullah'ı

Bugün "cicim" diye severken

Ertesi gün nefret eder

Bir mesai gibi seversiniz bu bir şeye benzemeyen adamı

Her sabah önemli bir işe gider gibi 

Yıkanıp taranırsınız

Mesai uykunuz hafiflerken başlar

Yüzü gözü sakalı kokusu gelir yastığınıza

"Of" dersiniz...

Gitmek istemediğiniz bir işin

Bıkkın mesaisi gibi

Mecburmuş gibi seversiniz Abdullah'ı


O kendini aşkın patronu sanır

Atar tutar

Yukardan bakar

Yabancılaşır

Bilmez ki bunun hırsızlığı var

İstifası var

Feshedilebilir bir sözleşmesi var

Bilmez ki bir sevdadan vazgeçerse kadın

Deprem olur

Yangın olur

Çığ düşer


İlk kez sevilir

İlk kez sever Abdullah

Sevmeye devam ettikçe siz 

Şımarır


Güne sabah 4'te başlar çocukluğundan beri

Çok dayak yemiştir mesela

Ve iki kuruş için çok ter dökmüştür bilirsiniz

Sizi sevdiğini söylemeye utanır içten içe 

Nefret ettiğini söylemek daha kolaydır onun için

Bilirsiniz Abdullah'ın hayatı

Bir savaş kadar zor geçmiştir

Bu yüzden aldırmazsınız kaprislerine

Yorgundur

Hayata sizi hırpalayarak tutunur

Bedeli budur onu sevmenin

Abdullah'ın her terki aslında istemedendir

Pişman bir hayatın içinde ezilir 

Babasından korkar hala

Bir de aşktan Abdullah


Yedi gün mevsimsizdir yıllardır 

Sabah 4'te uyanmak zorundadır

Ne yükler taşımıştır taşımasına da

Bir kadının koca yüreğini taşımak ağır gelir Abdullah'a

 

Utanç pişmanlık ve öfkenin çocuğudur

Böyle sevilmemiştir hiç

Şaşkındır

Korktukça öfkelenir


Abdullah'ı sevmek

Bir mesai gibi

Mecbur bir görev gibi

Yorar sizi kendini

"Cicim" derken

Uzun ve genç kollarıyla 

Eğilip sarıldığında

Dakikalarca kapalı kalır gözleri

Abdullah aşıktır

Ve öyle aşıktır ki kaçacak yer arar korkudan

Hiç böyle sevmemiş

Sevilmemiştir


Abdullah pişman

Geri gelemeyecek kadar gururlu

Bir o kadar da çaresizdir