Yaz mevsiminin haziran ayıydı. Saat sabahın yedisiydi. Aslı, yaşadığı kasabanın güneyinde bulunan benzinlikten bir miktar yakıt aldı. Bu yakıtla gideceği yere varmayı düşünüyordu. Gitmek istediği yer kanyondu. Kasabadan yüz kilometre uzakta olan bu kanyon, Aslı’nın her mutlu olduğu hem üzgün olduğu anda gittiği yerdi. Çünkü bu kanyon onun tek dinleyicisiydi.


Aslı yalnız bir insandı. Bu dünyada tek bir arkadaşı yoktu. Eskiden vardı arkadaşları, ama onlar artık Aslı ile arkadaşlık etmek istemiyorlardı. Aslı, aynı yıl içerisinde ailesini kaybetti. Ailesini kaybettiğinde yirmi yaşlarındaydı. Geriye en yakın dostu olan kedisi Boncuk kalmıştı ama üç gün sonra onu da kaybetti. Aslı yoğun bir bunalıma girmişti. Bir bir tüm sevdiklerini kaybediyordu. Bir ay sonra da Aslı’nın sevgilisi de onun en çok ona ihtiyacı olacağı zaman ondan ayrıldı. Bunu kaldıramayan Aslı; arabasına atlayarak en sevdiği yere, kanyona gitmeye karar verdi.


Aslı benzinlikten yakıt aldıktan sonra arabasına döndü, arabasını çalıştırarak yola koyuldu. Yaşadığı acıları unutmak istiyordu. Tüm sevdiği insanları kaybetti. Kimisi dünyadan göçtü, kimisi onunla arkadaşlık etmek istemiyordu. Aslı bunu düşündükçe daha da canı yanıyordu.


Aslı kanyona vardığında arabasının burnunu uçuruma bakacak bir şekilde park etti. Eline bir kalem ve not alarak yaşadığı tüm acıları kağıda dökmeye karar verdi. Notunu yazdıktan sonra arabasının frenini boşa alarak yavaşça uçuruma gitmeye başladı.


Gelen bir ihbar üzerine gelen ekipler gördükleri manzara karşısında şok olmuşlardı. Bir araba Kanyon’dan aşağıya atlamış ve parçalara ayrılmıştı. İçerisinde yirmili yaşlarında bir genç hanımefendi bulunuyordu. Olay yeri inceleme ekipleri gelmişti. Bu yaşanan olayın bir kaza mı yoksa bir intihar mı olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Etraftan delil toplarlarken bir not ile karşılaşırlar. Notun üzerindeki mürekkep hala tazeydi. Belki bir ipucu bulunur umuduyla okumaya karar verirler. Notun üstünde şu başlık yazıyordu: Acıların Notları…


Ah, evet, bu notu okuyorsanız bilin ki artık ben çok uzaklardayım. Merak etmeyin, mutlu olacağım gideceğim yerde. Burada durmak bana acı veriyordu, belki yeni bir temiz sayfa açabilirim. Kim bilir çok farklı bir hayatım da olur. Şaka şaka, gideceğim yer bu dünya üzerinde değil. Evet, anlamış olmalısın, yine de anlamayanlar için açık açık ben söyleyeyim bunu: evet, ölmeye karar verdim. Bu notu bulduğunuzda kanyon içerisinde bir arabanın içinde ölmüş vaziyette olacağım. Ama merak etmeyin, yine de ben iyiyim. Mutlu olacağım. Acı çekmeyeceğim. Biliyor musun, burada çok fazla acı çektim. Neden mi? Evet evet, dediklerin doğru olmalı ama yine de ben anlatacağım. İyi dinle bak, kaçırma sakın. Neyse, şaka yapayım dedim, gülmüş olmalısın, gülmediysen de neyse unut gitsin.


Benim hayatım çok güzel bir hayattı. Yani nasıl desem, anlamadıysan çok sosyaldim, arkadaşlarım vardı, ailem vardı, kedim vardı, sevgilim vardı. Tabii hepsini kaybettim. İlk önce birkaç arkadaşlarım beni arkadan bıçakladı. Arkamdan oyun oynadılar, iş çevirdiler. Benim duygularımı hiçe saydılar. Ulu orta yerde rezil ettiler beni. Biliyor musun bu yaşandığında etraf kalabalıktı. Herkes bana bakıyor ve gülüyordu, benim hakkımda konuşuyorlardı. Onları duymuyordum ama biliyordum işte, hissediyordum benimle alay ettiklerini. Bunun acısı yetmiyormuş gibi destek görmek ve almak için en yakın dostum, kardeşim olan arkadaşlarımın yanına gittim. Ne dediler biliyor musun? Aslı, seninle arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdik. Orda öyle bir şok geçirdim ki. Kalbim param parça olmuştu. Etrafımdaki dünyayı hissedemez oluştum. Bunun acısı yetmiyormuş gibi ailemin kaza haberi geldi. Tüm ama tüm ailemi kaybettim kazada. Geriye kedim ve sevgilim kalmıştı. Tabii bir süre sonra da kedimi de kaybettim. Geriye tek sevgilim kalmıştı ama o da tam ihtiyacım olacağı zaman benden ayrıldı. Neden mi? Çünkü en yakın arkadaşımla yatabilmek içinmiş. O anda artık tüm dünyam yok oldu. Kalbim paramparça oldu. Ağlayamıyor. Hislerim yoktu artık. Sanki bir güç tüm ama tüm duygularımı almış gibiydi. Bu durum psikolojik olarak çok etkiledi beni. Artık sağlıklı düşünemiyorum. Bunun için de dün geceden pir plan yaptım. Kendi ölüm planımı. Evet, diyeceksiniz korkunç bir şey bu ama benim için değil işte. Tüm sevdiklerinizi kaybettiğinizi düşünün. Aileniz yok, aşık olduğunuz insan sizi bu acılı durumda terk ediyor başka bir kız için. Tüm dostlarınız arkadan bıçaklıyor sizi. Şimdi anladın galiba artık bir umudumun kalmadığını. Zaten yaşamam da mümkün değildi. Param yoktu. Son paramı da benzin almak için kullandım. Zaten gideceğim yerde paraya ihtiyacım yok değil mi? Neyse, fazla uzatamayacağım bu notu. Artık gitmek istiyorum buradan. Çok uzaklara. Kimsenin beni üzemeyeceği bir yere. Görüşürüz bu notu okuyan insan ya da insanlar. Umarım sizi çok üzmemişimdir. Üzülmeyin ben iyi olacağım. Gülün biraz hadi. Gülüyorsunuz değil mi?


Not bittikten sonra notu okuyanlar göz yaşlarına boğulmuştu. Bu bir intihardı. Ve çok hüzünlü bir intihar olduğunu anlamışlardı. Aslı’ya baktıklarında gençliğinin baharında bu acıyı yaşamasına üzülmüşlerdi. Bu acıyı da ona yaşatanlara lanet ettiler. Canları acıya acıya işlerine geri döndüler.